17 Temmuz 2006 Pazartesi

Aşiret, Kaçakçılık, Terör ve Meclis



Aşiret, Kacakçılık, Terör ve Meclis

Bırakın bütün meseleleri, Aşiret sorununa eğilelim. Bu konuyu hallac pamugu gibi kaldirip atalim, halkimizi “gercekleri” gormesi icin bilinclendirelim. Asiret dedigimiz yapi, bu topraklara ozgu olmakla birlikte nicelik olarak ve kavramsal olarak feodalizminin bu topraklara yansimasidir. Konu gercektende cok onemlidir. Konunun onemini eski MİT İstihbarat Daire Baskani Mahir KAYNAK mealen soyle belirtiyor “Guneydogu ve Dogu’daki asiret yapilanmasi, bolgeyi kontrol eden feodal yapi, su an pkk’dan daha tehlikeli”. Burada konuyu ayrintilariyla incelemeyecegim, sadece deginecegim. Cunku konu o kadar genis ve karmasik ki; hem ozel bir arastirma ister hem de mevcut bilgilerle bir kitap cikar. Bu da cokca zaman alir.

Turkiye’deki Asiretler, Dogu Anadolu ve Guneydogu Anadolu Bolgeleri’ne ozgudur, buralarda mevcutturlar. Ancak Guneydogu’dakiler biraz daha yaygin, etkin ve Dogu’dakinden daha farkli bir yapiya sahip. Asiretler kapsadiklari (hukmettikleri) alan icinde bircok mahalle, koy ve hatta bir ilceye sahip; buralara hukmeden, buralarin yerel hukukunu (hatta devletin mevzuatina, yasalarina aykiri olarak), orfunu, adetini olusturan; ve hep bir kandan gelen sayilari binlerle olculen ailelerdir. Bu ailelerin ekonomik varliklarini/guclerini, nufuz alanlarinda (bolgelerinde) gerceklestirdikleri tarim ve hayvancilikla sagladiklari zannedilir, daha dogrusu asiretler tarafindan bu boyle lanse ettirilir.

Hatta genel olarak antep fistigi, arpa bugday vb. seylerle gecimlerini sagladiklarini soylerler. Hatta antepfistigina devlet yardimi soz konusu olmadigi icin magdur olduklarini bile iddia ederler. Hatta biraz da hadlerini asip “devlet uzume, pamuga yani Turk’un ekip bictigine yardimda, subvansiyonda bulunuyor ama biz Kurtlerin ekip bictiklerine mesela antepfistigina subvansiyon vermiyor” goruslerinde bulunurlar.

Devlet subvansiyon versede vermesede bunlarin tarimdan kazanacaklari rakamlar bellidir. Yillik toplam gelirleri bellidir, hatta bunlarin maddi acidan yoksul olmalari gerekir. Genis arazilerden cok buyuk paralar kazanilsa da sonucta o kadarda nufus mevcuttur.

Ancak is boyle degil. Asiretler genellikle mertce ifade edersem, daglara, nehir kenarlarina afyon, hint keneviri gibi ekimi dikimi yasak, uysuturucu hammaddesi ekmektedirler. Tabi cografi konumu itibariyle her asiret bu isi yapamaz. Daha buyuk asiretler ise kacakcilik yaparlar. Silah kacakciligi, uyusturucu kacakciligi vb. bilimum KOM kapsaminda kacakcilik. Asiret nufusunun bir bolumu merkezde, memlekettedir ancak bunun bir bolumu de buyuk sehirlere gocmustur; oradan oaraya sevkiyati saglamaktadir.

Bugun televizyonlarda bir haber vardi. Zeydan asiretinin kizi evlenmis ve dugunde tam 20kg. altin takilmis, amcasi geline 350.000 dolarlik jeep hediye etmis. Yahu bu asiret gecimini nereden saglar, bu paralar ne zamandan sonra kazanilmistir.

Bunu Mustafa Buldan’in aciklamalarindan/iddialarindan okuyalim “DYP Hakkari Milletvekili Mustafa Zeydan, milletvekili olmadan önce beş parasızdı. Aşiretini silahlandırıp kirli işler yaparak devletin sırtından milyarlar kazandı". "Zeydan'ın o dönemde bir binek aracı bile yokken şimdi ailesi Avrupa arabaya biniyor… Devlet bunları araştırmalı. Yüksekova Çetesi ortaya çıktıktan sonra Zeydan Ailesi elindeki Avrupa arabaları sakladı. Niye? Geçen yıl PKK, Zeydan'ın üç bin koyununu kaçırdı. İstese bu koyunları PKK'dan alabilirdi, ama istemedi. Niye biliyor musunuz? Zeydan'ın PKK içindeki oğlu Yücel Zeydan dağda rahat rahat et yesin diye. Bu koyunlar kaçırılmadı, gönderildi.
 
Yüksekova Çetesi içinde bulunan Mustafa Zeydan'ın yeğeni Rüştü Zeydan çetenin tetikçisi. Korucu Rüştü şimdi serbestçe dolaşıyor. Yüksekova çetesinin ucu Ankara'ya dayanıyor."

Ankara’dan kasit bazi milletvekilleri bakanlar. Zaten Mustafa ZEYDAN bugun de AKP (AK PARTİ) Hakkari milletvekilidir. Bu alinti 28.12.1996 tarihli Milliyet Gazetesi’nden. Bakiniz 1996’da DYP’den milletvekili bugun AKP’den. Bunlar asiret olduklari icin, asiret reisi bu secimlere su partiye oy verilecek dedimi bir anda onbinler bu partiye oy veriyor. Zaten asiretler bolgelerindeki tum partilerin il baskanliklarinda ust duzey yonetimi kapmis durumdalar. Her secimde mutlaka milletvekili aday listelerinde onlar vardir.

Asiretler milletvekili dokunulmazligindan ve protokolden, bakanlardan torpil almalardan yararlanmak icin bu yola basvuruyorlar. Partiler ise bu bolgeden oy almak icin bunlari tercih ediyorlar. Zaten asiretin rıza gostermedigi bir parti orada ne orgutlenebilir ne de oy alabilir.

Sonuc olarak kacakcilik isleriyle ugrasan asiretler (teror orgutleri baglantili olarak, cunku Avrupa’da Kurt mafyalar ve pkk olmadan uyusturucu kacakciligi/sevkiyati yapamazsiniz. Uyusturucu ile sinirdan gecemezsiniz. Bu da kacakcilik yapan asiretler ile teror orgutu pkk’yi ve Kurt mafyalari ayni iliskinin icine sokuyor), milletvekillikleri kaparak, bakanlariyla icli disli iliskiler kurarak gayri mesru ve gayri hukuku olarak, illegal olarak devlet guvencesinden de yararlanmaktadir.

Devlet guvencesi derken, bakanin emri ile bu asiretler hep gozetilmektedir. Mesela Van’da uyusturucu kacakciligindan yakalanan asiretin oglunu, babasi karakolu basarak nasil cikardi? Demek ki polis bu adamlarin arkasindaki bizim galiba “bu ulkeye layık olmayan” birilerinin (artik bakan mıdır bakmayan mıdır bilemem) oldugunu biliyor. Meclisimizde bu kacakciliktan gelme asiret buyugu (DGM’lik, Agir Cezalik) milletvekilleri sayisi da oyle bir tane iki tane degil. Ne yazik ki Guneydogu Anadolu Bolgesi illerinin ve Dogu Anadolu Bolgesi illerinin milletvekilleri listelerinde her il icin bunlardan mutlaka birer ikiser var. Hangi parti oldugu olacagi fark etmez. Meclise girsin yeter, tabi iktidar olursa daha iyi, mantigiyla. Asiret – Kacakcilik – Teror – Meclis yumagi boyle.

Istanbul’da sabah aksam tonlarca uyusturucu yakalaniyor. Bunlari kaciran, getiren, aracilik eden asiretlere ise (basindan duymadigim icin bu kaniyla yaziyorum) bir tek operasyon yok. Once bu asiretlere surekli arama ve operasyonlar yapilmali. Bunlarin bu feodal yapisi ve fevkalade maddi kaynaklari kurutulmali. 2007 secimlerinde de hicbir parti asiret uyelerine listelerinde yer vermemeli. Yoksa Ataturk’un ve zamanin vatansever yureklerinin kurdugu, ilk mebusluklarini ustlendikleri buyuk, yuce meclisimizin ve milletvekillerinin adi asiret dugunleri(!) ile anilir olacak.


TEVFiK BiR / 17.Temmuz.2006


10 Temmuz 2006 Pazartesi

Atatürk Türkiyesi İçin Şahinleşmek




Büyük Türkiye İçin, Büyümek İçin Dışişleri’nden Başlamalı
(Atatürk Türkiyesi için Şahin’leşmek)


Onceden de bildigimiz, ancak rakamsal olarak ayirdina varamadigimiz asagidaki bilgileri sunmak ve bu bilgiler isiginda bazi bilinmeyenleri aciklamak istiyorum... (asagidaki veriler bakanliklarin bir yillik butceleridir).
<<<Diyanet Isleri Baskanligi 1.122.203.000 YTL

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 783.047.000 YTL
DISISLERI BAKANLIGI 562.643.000 YTL
BAYINDIRLIK VE iSKAN BAKANLIĞI 677.219.000 YTL
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 687.265.000 YTL
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 280.095.000 YTL
ENERJİ VE TABİ KAYNAKLAR BAK. 249.296.000 YTL
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 632.417.000 YTL
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 404.396.000 YTL OLDUGUNU BİLİYOR MUYDUNUZ? >>>

TC Disisleri Bakanligi'na bagli olan Buyukelcilerimiz ve ust duzey diplomatlarimiz, rotasyon sistemine tabidir. Yani, belirli araliklarla tayin edildikleri ulkelerden baska ulkelere gecmektedirler. Bu gecislerde belirli bir bolge belirli bir cografya yada ulkeler toplulugu baz alinmamaktadir. Burada etkili olan genelde diplomatin basarisi yada hukumetle olan yakin iliskileridir (torpil desem daha acik olur sanirim).

Bu nedenler dolayisiyla Somali’de buyukelcilik yapan bir kisi ertesi sene Iran'a sonraki tayininde Vatikan’a vb... bicimde alakasiz ulkeler arasinda gorevlendirilebilmektedir. Boylelikle bir ulkeye atanan diplomatimiz o ulke ile ilgili sadece yuzeysel, sig bir kaniya ve bilgi birikimine sahip olmaktadir.

Oradaki gorevi bazi zamanlarda bir nevi (cumhurbaskanliginin bazi zamanlarda noterlesmesi gibi) noterlige donusmektedir. Gittigi ulkenin ne dilini ogrenebilmekte, ne ic siyasi yapisini ogrenebilmekte, ne ulkedeki etkin siyasetcilerle yakin iliskiler kurabilmekte, onlarla dostluklar gelistirebilmekte; ne de ulkenin mevcut yapisini (STO orgutlerinin ulke yonetimindeki etkinligini, medya - siyaset iliskisi, askerlerin etkisi var mi varsa hangi askeri kanatlarin var, askeri-sivil denge nasil saglaniyor, ulkedeki derin etkin unsurlar kimler, burokratik yapilanmasi nasil, ulkedeki bilimsel-sanatsal yapi nasil, ulkenin tarihi.....) kavrayamamaktadir.

Gercekte bunun olmasi gerekeni sudur, bir buyukelci bunlarin hepsini bilmelidir. Cunku buyukelci orada hem diplomatik iliskileri yurutur, hem de TC adina o ulke ile ilgili gelismeleri takip eder, ulkeyi analiz eder, istihbarat yapar. TC’nin o ulkedeki gozu olur ve oldugunca cok seyi gormeye calisir/calismalidir.

Bakin Disislerimiz bu hatali yapilanma ve yonetim icinde iken; dunyada Disisleri Teskilatinda (mukemmelik acisindan) bir numara olan ABD'de isler farkli yurumektedir. Nasil? Soyle ki, ABD'de buyukelci olacak diplomat mesela ilk Suriye'ye tayin edilmis olsun, o diplomat o ulkede yaklasik 3-5 yil kalir, hem ulkeyi hem bolgeyi analiz eder, kavrar uzmanlasir, o ulkenin dilini (suriye’yi ornek verdigim icin Arapca'yi) ogrenir.

Daha sonra o buyukelcinin atamasi benzer bir ulkeye (ayni bolgede yer alan, ve Arapca konusan bir ulkeye) mesela Lubnan'a yapilir, sonra mesela Urdun'e atanir... Yani rotasyondaki temel belirleyici unsur dil ve yapidir. Buyukelci o bolgenin uzmani olur yasi gelir 45-50'ye, o adamin buyukelcilikten emekli olmasi (bizdeki gibi 65'ine kadar buyukelcilik yapip emekli olmasi) beklenmez. O buyukelci Pentegon'a uzman olarak alinir. Cunku artik bolgede pismis, oranin dilini her turlu yapsini bilen cok iyi bir uzman olmustur.

Pentegon'a alinan o uzmanlarin artik buradaki gorevleri, ABD'nin o bolgedeki (yada ulkeler bazinda) politikalarini tayin etmektir. Ama tabi ki tek baslarina degil, yine bulunduklari masalarda (Ortadogu masasi, Orta Asya masasi, Balkanlar Masasi gibi) kendileri gibi yetismis buyukelciler, masanin dilini bilen uzmanlar, istihbaratcilar, akademisyenler (cia adina calisirlar), askeri yetkililer ve bazi baska uzmanlar bulunur.

O uzmanlar grubu da ABD’nin ilgili ulke/bolge politikalarini, stratejilerini, taktiklerini belirlerler. Gercekte ABD’yi yonetenler de bunlardir. Onlar artik "Sahin" olurlar. Yani yukaridan, kilometrelerce yukarilardan (uzgorulu, ongorulu olarak) bolgedeki en ufak degisikliklerin farkina varirlar, en uygun politikalari, projeleri gelistirirler.

Mesela Turkiye'de buyukelcilik yapan ABD diplomatlarinin, Turkiye'den sonraki gorevleri muhtemelen Ortadogu masasinda ust duzey bir uzmanlik yada CIA'de ust duzey bir gorev (mesela CIA Baskan yardimciligi) yada ABD Baskani'nin Ulusal Guvenlik Danismanligi gibi don derece stratejik bir konum.

Yine Turkiye’ye donelim, Disislerimiz’de Yunanca bilen bir tane bile uzmanimiz yok. Turkiye’nin diplomatik alanda en cok mucadele ettigi ulkelerden biri Yunanistan. Ve Yunanca bilen Uzmanimiz yok. İs cevirmenlerle halldeilmeye calsiliyor. Halbuki, Yunanca bilen (yani bolgenin anadilini, resmi dilini bilen) uzmanlara cok buyuk gereksinimiz var. ABD’deki gibi bizde de masalar var (masalarin bazilari yeni yeni kuruluyor, ayrica masalarda calisan uzman sayisi cok kisitli, ve bu uzmanlarin neredeyse hicbirisi calistigi masanin dlini bilmiyor).

Masada calisan uzmanlar genelde o masanin bulundugu cografyaya hayatinda hic gitmemis, o bolgede hic bulunmamis kisilerden olusuyor. Ornek vererek anlatirsam daha iyi anlasilacak, mesela Ortadogu masasinda bulunan uzmanlarin (eski diplomat, yasi muhtemelen orta yas uzeri) cogu Ortadogu’yu kitaplardan, seminerlerden… duyarak okuarak ogrenmisler; gorerek, yasayarak ogrenmemisler. Adam hayatinda Ortadogu’ya gitmemis, mesela Guney Amerika’daki bir kac ulkeye gitmis, bir iki Avrupa ulkesi gormus (diplomat olarak, atese olarak, yada buyukelciliklerde calisan “yardimci” sifatla calisan uzman adayi olarak). E, TC Disisleri’nde masalarda calisan, bolgeyi bilmeyen uzmanlarin(!) Turkiye’nin yabanci ulkeler ile ilgili tayin edecekleri politikalar ya da yapacaklari ongoruler ne kadar tutarli olur, ne kadar isabetli olur, supheli.!!

Sundugum Turkiye - ABD kiyaslamasindan da anlasilacagi uzere, TC olarak bizim disislerinde basarili olamamiz, cok onemli stratejik kararlar verememiz, diplomatik alanda, dunyada, saygin bir yere sahip olmamamiz bundandir. Ve hatta diyebiliriz ki, Turkiye’nin dunyadaki gelismelere hakim olamamasinin ve dunyadaki gelismelere hemen mudahil olamamasinin, diger ulkeleri anlayamamizin etkili/yonetici konumda olamamasinin nedenlerinin basinda gelir. Yillardir soylenir biz neden efendim su ulkeyle iliski gelistiremiyoruz, su ulkeyi daha yeni yeni taniyoruz.

Son olarak sunu soylemek istiyorum, Diyanet Isleri Baskanligi’na yillik 1.100milyon YTL’lik butce verilirken, Disislerine 560milyon YTL butce verilmis, yani Diyanet Isleri, Disisleri Bakanligi’ndan 2 kat buyuk bir butceye sahip. Halbuki Disisleri’nin cok buyuk rakamlara, cok buyuk paralara gereksinimi var. Neden? Cunku, cok daha fazla uzman edinebilmek icin, onlari yetistirebilmek icin. Diyebilirsiniz ki, “su anki uzman sayimiz yeterli degil mi?” diye. Hayir yeterli degil. Bizim TC Disisleri Bakanligimiz’da uzman (ve benzeri politika tayin edici ust duzey statude calisan) 600 uzman calismaktadir. Evet toplam 600 kisi. ABD’de ise yalnizca Turkiye masasinda 900 uzman kisi var.

ABD’yi bu kadar anlattim, Turkiye ile karsilastirdim ama bu tarz bir Disisleri yapisina sahip olan ulke dunyada yalnizca ABD degil. Bircok buyuk ulkenin disisleri bu tarz calismakta ve yapilanma icinde. Mesela Rusya’nin buna cok benzer bir yapisi var, Fransa keza oyle.
Turkiye olarak ABD’ye karsi ne derece direnebilirisin bu yapiyla. Bence asla direnemezsin. Ortadogu’da, Orta Asya’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da ne derece etkin olabilirisin; AB ile muzakerelerde ne derece basarili olabilirisin (taviz verirken tavizler koparma acisindan), bu yapiyla basarili olunmaz. Bu yuzden Disisleri Bakanligi’nda atama, terfi, tayin yontemleri acilen degismeli; uzman olma sartlari derhal degistirilmeli. Ayrica burada deginmedigim baska bazi seylerde tamamen temizlenmeli, yok edilmeli, verilen egitimlere yenilikler getirilmeli.
Buyuk Turkiye icin Buyuk Dusunmek Gerek,
Buyuk Turkiye icin Buyuk Dusunenleri Secmek Gerek.


TEVFiK BiR / 10.Temmuz.2006


Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.