20 Ocak 2013 Pazar

Ertuğrul Günay'ın İlginç Gafı




Ertuğrul Günay’ın İlginç Gafı


Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik 25.Kasım.2009'da muhalefeti eleştirmek amacıyla Kuran-ı Kerim'den verdiği örnekte, Kuran'ın işaret ettiği “7 uyuyanlar” mucizesi / “Ashab-ı Kehf” mucizesi ile dalga geçmişti. Övünerek yaptığı büyük ayıbı ve buna karşı ilgili Kur’an ayetlerini “Hüseyin Çelik Kuran-ı Kerim Mucizesi ile Dalga mı Geçiyor?” adlı makalemde yazmıştım ( http://tevfikbir.blogspot.com/2009/12/huseyin-celik-kuran-kerim-mucizesi-ile.html ).

Sonrasında benzer bir ayıbı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ocak.2011’de yaptı.


Ertuğrul Günay, Milas’ta tarihi bir mezarı gezerken yanındakilere döndü ve “Ayakta elleri havada tennure gibi bir kıyafeti olan iki kişi var. Hazreti Muhammet’e dedim ki” dedi. Bu laf/gaf üstüne gülerek yüzünü elleriyle kapattı ve sesli olarak yanındakilerden özür diledi.


İlginç bir laftı bu. Bir insanın yanlışlıkla dahi olsa asla diline vurmayacağı sözlerdi. Diyelim ki Bakanın kafası karışık, yanlışlıkla böyle bir laf etti, bir Müslüman bu gaf üzerine dalga geçer gibi güler mi yoksa suratı düşer ve utanır, morali mi bozulur? Bakanın bu gaf üstüne gülmesi gerçekten çok ilginç. İşin derinine inelim.



Ertuğrul Günay Üstüne İddialarım


Bunların hepsi Sabetayizm konusunda uzman olan ve Sabetayizm konusunu yeni bilgilerle çarpıcı sonuçlarla Uyan Ey Türk Gidiyoruz adlı kitabında yazan benim iddialarımdır. Aksi bir durum/kanıt var ise Bakan Ertuğrul Günay’ın avukatı tekzip eder, yayınlarız.


Ertuğrul Günay’ın soyadıyla başlayalım. “Gün” ve “ay” sözcüklerinden oluşmuş bir soyadı. Sabetayist isim koyma kuralları içinde, “Gün” sözcüğünün genellikle isimde ve bazen de örtülü biçimde soyisimde taşındığını biliyoruz. 


“Ay” sözcüğü de aynı biçimde, isimde ve soyisimde taşınabiliyor. “Ay”a, Arap ve İbrani toplumlarında önem atfedilir. Arap ve İslam’da bu daha çok ay değil de “hilal”dir. Ay aynı zamanda bir tarih ölçüsüdür, “gün” gibi zamansal bir anlam taşır.


İbranilerde/Yahudilerde “ay” çok kutsaldır. Tevet sözcüğü, İbranice bir ay adıdır. Nasıl Recep, Şaban, Ramazan, Arap Takviminin ay isimleri iseler; Tişri, Heşvan, Kişlev, Tevet…’deki Tevet’te bir ay ismidir, İbranicedir.


Soyadı kanunuyla birlikte kişiler kendilerine soyadı alırlarken kimileri cesurca hareketle direkt İbranice sözcükleri soyisim olarak alabilmişlerdir. Kimileri ise kendilerini gizleyerek bunların Türkçe karşılıklarını yada söyleyiş bakımından benzerlerini almışlardır.


Bir Günay’dan yola çıkılıp böyle bir iddiada bulunmak, hata olur. O zaman devam edelim. Ertuğrul Günay’ın dayısının oğlu kim? Em. Orgeneral İbrahim Fırtına. Fırtına soyadı dikkat çekici, güzel soyisim. Aile iki büyük evlat yetiştirmiş, birisi bakan olmuş diğer orgeneral. Büyük aile vesselam.


Türkiye’de kim Sabetay Sevi yada onun soyu veyahut kalıntıları lehine bir şey isterse, bunu savunursa, o kişide Sabetayistlik/İbranilik aramak gerekir. Yoksa demezler mi “El alemin Yahudi Mesihi’ni savunmak sana mı kaldı” diye.


Ancak bakıyoruz, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Sabetay Sevi mirası konusunda hassas! İzmir’deki yıkık Sabetay Sevi evinin müze olma ihtimalinden bahsederek, “Agora’daki evi inceledim. Sabetay Sevi’nin evi olup olmadığı henüz bilinmiyor ancak ben de doğru olmasını temenni ediyorum. Bu tür tarihi kişiliklerin yaşadıkları yerlerin turizm mekanı haline getirilmesinde fayda var” diyor.


Tamam, laik cumhuriyetimizin pek laik partisi AKP’nin tarafsız olması gereken bakanı, aynı zamanda İzmir milletvekili (partisinin genel başkanı Tayyip Erdoğan’a göre “gavur İzmir”), o evi müze yapmak istiyor, büyük hizmet anlayışıyla! Peki neden bu evin Sabetay Sevi’nin evi olmasını istiyor. Ona ne?<
Böyle bir istek niye?


İlginç bir soyadı Günay, Ordu’lu. İyi ki Günhaftaay almamışlar! Güçlü, büyük bir aile. Bakanlar, generaller yetiştiriyor, maşallah. Üstelik bakan çıkan kişi Ertuğrul Günay, o evin Sabetay Sevi’nin evi olmasını istiyor, böyle bir temennisi var. Günay katıldığı kokteyllerde genellikle “şarap” içer ama sanki içmiyor havası vermek için (içip de içmiyor gibi görünmek adına-takiye örneğidir) bardağını avucunun içine gömer, etrafını peçete ile kaplar.


Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük’te “Takiye”: a. 1. Mezhep belirtmeme, gizleme. 2. mec. Olduğundan farklı görünme. 3. esk. Sakınma, çekinme.


Sabetayizm takiyedir.


Not: Yalnızca iki soyisminden ve takiyesinden ve Sabetay Sevi’ye önem verdiğini ifade etmesinden ve “Hz. Muhammet’e dedim ki” dediği uçuk ve ilginç gafından ve aileden iki üst düzey devlet adamı çıkmasından… yine de Sabetayist kökenden olduğunu iddia edemeyiz. Ailedeki diğer soyisimlerini, isimleri bilmemiz, mezar taşlarını görmemiz gerekir. Aslen Ordulu’lar mı yoksa göçmen bir aile mi (Selanik yada Balkan göçmeni mi), göçmüşlerse ne zaman ve yine göçmen olarak gelip yerleştilerse o aileyle gelen diğer aileleri de bilmemiz gerekir. Bu bilgilerin tümüyle büyük olasılıkla bir sonuca varabiliriz. Şu an için sonuç yok, yalnızca olasılık var. Belki hepsi birden, tesadüftür.


TEVFiK BiR / 20.Ocak.2013


www.uyaneyturkgidiyoruz.com  “Bu kitabı iyi ki okumuşum” diyeceksiniz.

Kitapyurdu, D&R, Idefix gibi internet kitap evlerinden ve D&R mağazalarından temin edebilirsiniz.

Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.