28 Haziran 2010 Pazartesi

Eksen Kayması ve Terör


Eksen Kayması ve Terör


Türkiye'nin ekseni kaymış mıdır ve kaymışsa bu hangi anlamda gerçekleşmiştir, bu yazıda buna bakacağız.

Türkiye'nin yüzünü Yahudi Sistem yönetimindeki Hıristiyan Batı'ya yada Yahudi Sistem yönetimindeki Müslüman Arap'a dönmesi yalnızca Türkiye'nin o dönem için çıkarını farklı yerlerde aramasına ve farklı yüzdelerle yaşamasına (ekonomik, askeri, siyasi, diplomatik...) neden olacaktır.

Keşke, Türkiye yüzünü tüm dünyaya “kendi çıkarı” kapsamında dönebilse; Türk coğrafyasını, İslam coğrafyasını, Batı coğrafyasını ve Afrika'yı aynı anda, şahsi ve bölgesel çıkarı için kucaklayabilse. Bu, bugün için mümkün görünmemektedir.

Elbette bu farklı evrelerde, Arap-Afrika dünyasına dönük evrede içte tarikatlaşma ve Ilımlı İslam'laşma, dini yaşantıda yozlaşma olacaktır; yada Batı'ya dönük evrede (bir iç unsur olarak Sabetayist kesimin de etkisi ile) benlik kaybı ve kültürel-ahlaki yozlaşma yaşanacaktır. Bu ikisinin de nedeni, aslında bu dönüşlerin, bu evrelerin Türkiye'nin kararı ile gerçekleşmemesi, dışarıdan telkin ve yönlendirme ile yapılmasıdır. Bu evre ve dönüşümler ve ilişkiler Türkiye'nin Türkiye'den aldığı kararlar değildir.

Peki, eksen kayması ile asıl kastetmek istediğimiz nedir? Burada eksen kaymasından kasıt Türkiye'nin Batılılaşması yada Araplaşması değildir. AB güdümündeki, Brüksel güdümündeki eksenden; ABD güdümündeki, Vaşington güdümündeki eksene kaymadır.

Bunu belgesiyle de ortaya koyabiliyoruz.

06.Ekim.2004 tarihinde AB Komisyonu, Türkiye Tavsiye Raporu'nu yayınlamıştı. Yaklaşık 6 sayfalık bir rapordu bu. Raporda, belirli başlıklar ve o başlıkların altında paragraflar mevcuttu.

Şimdi o raporda, 2 numaralı başlık altında yer alan bir paragrafa bakalım: “Olağanüstü hal tamamen kaldırıldı; durum hâlâ zor olsa da, Güneydoğu'da normalleşme süreci başladı. Son olarak, güçlendirilen siyasi diyalog vasıtasıyla Türkiye'nin dış politikası bölgesel istikrara olumlu yönde katkı yapıyor.

Burada aynı paragraf içinde yer aldığına göre bu cümleler, birbirinden ayrı okunmamalıdır. Neden bahsedilmiş, Türkiye'nin Güneydoğu'daki demokratik ve sosyal durumu ve PKK terörü meselesi. (Bu ayrım bugün kalmadı, “Kürt meselesi/sorunu” isimlendirmesiyle aynı çatı altında, Güneydoğu=Kürt=PKK formülüyle toplandı).

Raporda bu paragrafta denilmek istenen nedir? OHAL kalktı, bölgede normalleşme başladı. Ankara ile Brüksel arasında ve Ankara ile Bölge güçleri (DEHAP/DTP bugün BDP) arasında diyalog güçlendi, bu karşılıklı olarak AB ilişkilerine, AB ilişkilerinin iyi olması da bölgesel istikrara olumlu katkı yapıyor..!

Türkiye'nin dış politikası bölgesel istikrara olumlu yönde katkı yapıyor” demek, “Ey Türkiye! AB ile iyi geçin, AB'nin isteklerine, emirlerine uy. Uy ki bölgesel istikrarı yakalayabil. Eğer bizim sözümüzü dinlemez ve eksenimizden çıkarsan bölge istikrarını kaybedersin” demektir.

Bugün Türkiye, Batı-Avrupa Birliği ekseninden çıkmış, AB'ye eskisi kadar önem vermeyen ve yüzünü ABD ve örtülü olarak İsrail'in telkini ile başka coğrafyalara, Arap'a dönmüş bir ülke pozisyonundadır. Bu süreç bilinçli yürütülmektedir. Ağızdan çıkan her laf, uygulanan her politika, her operasyon, her hamle önceden kararlaştırılmış taktiklerdir, projenin bir parçasıdır. Küresel Sistem/Küresel Krallık'ın içindeki iki büyük gücün, Vaşington kanadı ile Brüksel kanadının çıkar çarpışması başlamıştır.

AB, bu süreçte dürüst davranmıştır. Ta 2004 yılında yayınladığı raporda yer verdiği tehditleri, tehdit olmaktan çıkarmış uygulamaya koymuştur.

O gün “Türkiye'nin dış politikası bölgesel istikrara olumlu yönde katkı yapıyor” denmişti. Bugün Türkiye'nin dış politikası AB'nin istediği yerde değildir ve bu istikrara olumlu yönde katkı yapmamaktadır! Batı, Türkiye'ye yazılı olarak tebliğ ettiği üzere istikrarsızlaştırma operasyonuna girişmiştir. PKK ve bölgesel ayrılıkçı terörist unsurlar, bölgede ve tüm ülke sathında etkin güç olarak devreye sokulmuştur.

PKK terörünün bugünkü yoğun aktivitesinin ardında elbet ABD ve İsrail'i aramak gerekir ancak AB'nin etkinliğini ve söylemlerini unutmamak gerekir. Bugün yaşanan saldırıların ardında Batı ve onun projeleri olabilir. Bugün, Türkiye üzerinde birden çok çıkar çatışması ve proje yürütülmektedir, türlü istihbarat operasyonları düzenlenmektedir.

Son olarak unutmayalım ki, bundan üç dört sene önce Brüksel'de “2011 Türkiye İç Savaşı” hakkında raporlar, projeler havalarda uçuşmaktaydı. Projenin rafa kalktığı yada çöpe atıldığına dair bir emare de belirmedi. 2011'e şurada ne kaldı?

Milletin ve devletin acilen uyanması gerekiyor. Çünkü uyuyan unsurlara bu coğrafyada yer verilmiyor!


TEVFiK BiR / 28.Haziran.2010



Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.