Kutuların
Sessizliği
Halk-vatandaş
kendi kendisini yönetirse cumhuriyet olurmuş. Cumhuriyeti arıyorum,
halkı arıyorum...
Vatandaşın
kutusu var mı?
Vatandaşın
banyo keseleri içine saklanmış para desteleri var mı?
Vatandaşın
özel görüşmeler yapmak için “gizli”, görüştüğü tek
kişiye özel telefon hattı var mı?
Vatandaşın,
işadamlarının milyonlarca dolarlık-euroluk para akıttığı
vakıfları var mı?
Vatandaş
banka hesabında değil “kolunda” 700.000 TL taşıyabilir mi,
halkın kol saati kaç paralık?
Vatandaşın
kalan üç-beş kuruş parası yani “bir milyonu” var
mı?
Vatandaşın eritmesi gereken 30 milyon eurosu var mı babacığım?
Vatandaşın eritmesi gereken 30 milyon eurosu var mı babacığım?
Vatandaşın
kağıt kırpma makinası var mı?
Vatandaşın
lüks villaları, milyonluk konutları var mı?
Vatandaşın
televizyon kanallarındaki programları beğenmediğinde kapattırma
hakkı var mı?
Vatandaş
üzüldüğünde, kendisinden “çok özür dilerim efendim sizi
üzdüğüm için çok özür dilerim mahcubum” diyen yalakası var
mı?
Vatandaşın
milyarlarca dolarlık kara para transferi yapma hakkı var mı?
Vatandaş
tutuklanırsa onu kurtarmak için seferber olacak güçlü kişilerle
tanışıklığı var mı?
Allahıma
bin şükür, vatandaş, millet böyle değil.
Kutusunda
ayakkabısı var, onu da silmek için alacağı süngerin ucuzunu
bulmaya çalışan vatandaşım.
Emeğiyle,
teriyle kazanır gelir evine, temizlenmek için banyoda kullandığı
kesesi, lifi var.
Vatandaşın
telefonu var, öğrenciyse bakiyesinin kalmamasına yanar, faturalı
hattı varsa verdiği vergilere her ay söver, mecburen o faturayı
öder.
Vatandaş
vakıf-dernek de bilir. Kan verdiği Kızılay'ı, kurban derisi
verdiği THK'yı bilir.
Vatandaşın
banka hesabı var, ama hesabı “kredi geri ödemesi” için var,
KMH hesabı ekside, kredi taksitleri ödenmeye çalışılıyor,
kredi kartı harcamaları asgari yada biraz fazlasıyla idare
edilmeye çalışılıyor.
Vatandaşın
eritmesi gereken parası değil, borcu var.
Vatandaş
arta kalan parasını sıfırlamak için ev almıyor, ailesiyle
güvenle yaşamak için, kiradan kiraya zırt pırt taşınmamak ev
alıyor. Onu da konut kredisi çekip alıyor, konut kredisi
çekmiyorsa da emeğiyle yıllarca biriktiriyor parasını, vergisini
kuruşu kuruşuna ödeyerek.
Vatandaşın
beğenmediği kanalı kapattırma hakkı yok ama elinde kumandası
var, kızarsa da basıyor kırmızı tuşa.
Vatandaş
üzüldüyse, onu teselli eden gerçek dostları var.
Vatandaşın
milyarlarca dolar eft yapacak parası, var desem inanır mısınız?
Vatandaş
tutuklanırsa, artık şansına, hakim ne zamana duruşma günü
verirse, aylarca yıllarca içeride kalma hatta unutulma ve sonra
pardon denilme hakkı da var.
Demek
ki, halkı halk yönetmiyor, bugün cumhuriyet yok, oligarşik bir
yapı var, istediğini istediği gibi yapabilen, dokunulamaz ve
yargılanamaz bir zümre yönetimi var.
Bülent
Arınç'tan duymuştuk, bugün SİSTEM'e karşı söyleyince cuk
oturuyor “şeyini şey ettiğimin şeyi”. Şey, belgisiz zamir.
Artık kim nasıl anlam verirse. Çünkü onca tape ve ses kaydından
sonra, iktidar yerinde duruyor ve yargı-Anayasa Mahkemesi hiçbir
şey yapmıyorsa, sözcüklerin de pek bir anlamı kalmadı.
Ve
demişlerdi, “Allah
verdikçe veriyor”
diye. Allah değil ama ŞEYTAN VERDİKÇE VERMİŞ SİZLERE.
Dünya,
Karun'u gördü, hazinelerinin anahtarlarını güçlü bir topluluk
bile zor taşırdı, azgınlık ve bozgunculuk etti, kendisinden ve
hazinesinden eser kalmadı, bir tek ibret olsun diye Kur'an'da ismi
anıldı, tıpkı Firavun ve Hâmân gibi...
Sanatçı
Yunus Özyavuz'dan mısralarla bitirelim:
“Görüldü
kirlilerin arif eteğine yüz sürdüğü
Görüldü
yıkılacak duvarların örüldüğü
Duvarların
hiç yıkılmayacakmış gibi örüldüğü
Bu
kaçıncı yıkık duvar, onların altında gömüldüğü.”
TEVFiK
BiR / 02 Mart 2014