Bölünmeye
Doğru Geri Sayım
1999
yılında APO yakalanmış, terör örgütü PKK çözülme sürecine
sokulmuştu.
2000
(22 şehit), 2001 (0 şehit) ve 2002 (6 şehit) yıllarında terör
faaliyetleri neredeyse bitmiş ve örgüt çözülmüştü. Bu yıllar
huzur dolu "PKK bitti" dönemiydi.
Kasım.2002'de
AKP hükümeti kuruldu. Bu AKP dönemiyle birlikte terör örgütü
PKK toparlanmaya ve tekrar eski gücüne kavuşmaya başladı.
Bölgede devletin yerine ondan daha güçlü ve söz geçiren bir
“fiili güç ve egemenlik merkezi” oluşmaya başladı. Topyekûn
Başbakan, AKP'li bakan ve yöneticileri bu projenin parçalarını
oluşturdular. Bülent Arınç TBMM Başkanı iken, Leyla Zana ve
şürekası bölücülere TBMM'de "onurlarına" yemek
verecekti! İlerleyen yıllarda Habur rezaletini gördük, tüylerimiz
diken dikendi, Habur milattır. Bu bölücü ve yıkıcı süreç
Kasım.2002'den bugüne, adım adım, 12 yıldır devam ediyor.
Sonrasında
ve bugün, APO fikri özgürlüğüne kavuşmuştur, "50.000
kişinin kanı döküldü, 500.000 kişinin daha dökülmesin"
demektedir, 76.000.000'luk Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti'ni
alenen cezaevinden tehdit edebilmektedir..! Tayyip Erdoğan
iktidarının izniyle, BDP'liler APO'yla istedikleri zaman
görüşmektedir ve fikirlerini bölücülere ve Kandil'e
taşımaktadır. Kuzey Irak'ın (Irak'ta kurulan kürdistan Özerk
Bölgesinin) lideri bölücü Mesut Barzani Diyarbakır'da Tayyip
Erdoğan'la sahne almıştır.
Tayyip
Erdoğan ve partilileri ise büyük bir yalancılık oyunu
sergilemektedir. Batıda, batılı illerde AKP seçim minibüsleri
“Tek Bayrak, Tek Devlet...” diye Tayyip Erdoğan'ın sesinden
konuşmaları bangır bangır verirken, aşırdıkları Türkçü
Dombıra parçasını çalarken, Güneydoğu ve Doğu Anadolu
Bölgelerindeki kimi illerde AKP kürtçe anonslar yapmakta, kürtçe
afişleri reklam panolarında yer almaktadır. AKP, Türkiye'ye karşı
bölücü siyaset uygulamaktadır.
Tüm
bunlarla birlikte, son 2 aydır da bebek katili APO, Türk milletinin
hayatına sokulmaya başladı, operasyon başladı. APO, beynimizde
1999 yılındaki yakalanma görüntüleriyle (Türk Bayrağı önünde
korkak, sinmiş ve salak yüz ifadesiyle) anımsanırken, 2014
yılında çekilmiş fotoğraflarını gördük yani "güncel
APO'yu gördük". Saçları beyazlamış, kilo almış diye uzun
uzun anlattılar bize şeytanı. Fotoğraflardan birinde "neşesi"
dikkat çekiyordu, gülüyordu şeytan. Kim olsa gülerdi milletin bu
haline, ülkenin bu durumuna.
Ardından
herifin sesini dahi hatırlamazken sesini hatırlattılar bize,
APO'nun yakalandığı dönemde “korku halinde” ettiği binbir
yalanı dinletmeye başladılar. Bunun bize katkısı ne? APO o dönem
ne demişse demiş, bugün ne diyor ne yapıyor biz ona bakmalıyız.
“Aaa bak APO Türkiye için
hizmet edeceğim, Türkiye'yi büyütelim diyor, aslında o da
bizden, o da kullanılmış”
algısı yaratılmaya çalışılıyor. Bir kesım, “terörist başı
bebek katili APO” değil buna “İmralı” derken, diğer bir
kısım ise onu normalleştirmeye çalışıyor!
Karşınızda
35.000 insanın katili ve dış devletlerin maşası vatan haini
terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan var. Kaçırdıkları
askerlere, subaylara, öğretmenlere işkence yapan, binlerce
askerimizi ve şehirlerde patlattığı bombalarla sivillerimizi
şehit eden, uyuşturucu silah tütün gibi her şeyin kaçakçılığını
yapan ve devleti her açıdan milyarlarca zarar uğratan bir terör
örgütü PKK ve APO var. Aslında sorgu yayınıyla APO'nun
unuttuğumuz sesini de hatırlattılar bize. Terörist başı 1999'da
yakalandı, aradan 15 yıl geçti ama bize sesini de görüntülerini
de “2 ay içinde” sanki ortak hareket edermişcesine
hatırlattılar. İlginç!
Artık
fikri olarak özgürleşen APO'nun fiilen özgürleşmesi dönemi
getiriliyor. 01.Nisan.2014 (o günlerde) BDP'li belediyeler, fiilen
ve direnişle Kürdistan'ı ilan edeceklerdir. Cumhuriyetin
ilanındaki Kürt isyanları gibi bir topyekûn silahlı kalkışma
yaşanması olasıdır. Yugoslavya, Lübnan, Suriye ve Ukrayna gibi
örnekler var, uluslararası SİSTEM operasyonlarıyla dağıtılan
ülkeler. Bu bölücü ve yıkıcı sürece millî tepkiyle karşı
konulmazsa, APO cezaevinden (herhangi bir bahaneyle/hastalık
olabilir) çıkarılacak, Türkiye federal düzene sokulacaktır.
Anadolu'yu
Türkleştiren Alparslan ve anadoluda devletleşen Anadolu Selçuklu
Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasına ihanetle, Türkiye,
tekrar beylikler dönemine dönecek midir?
Ukrayna'da yaşananları ibretle
izleyelim, orada aslında neler dönüyor görelim, ki bunları Milli
İrade Birliği'nden (MİB) sayın Banu Avar ve diğer MİB yazarları
bilgi dolu ve etkileyici kalemleriyle bizlere anlattılar. Bir ilave
yapalım. Ukrayna'nın doğusu (Rusya yanlısı denilen bölge)
Ortodoks, batısı (AB yanlısı denilen bölge) Katoliktir ve
Ukrayna'da mezhep farklılığı da yıllar yılı körüklenmiştir,
Ukrayna'nın olası parçalanmasında bu unsur da denkleme
katılacaktır. İşte tıpkı bugün federalleşmeye ve belki de
bölünmeye doğru giden Ukrayna gibi olmayalım, uyarıyoruz!
Bu
bir düzen. Önce “millî”lik gider, ulusal değerler yani sizi
siz yapan özellikleriniz silinir, üniterlik gider
federalleşirsiniz, tüm dünya ülkeleri bu doğrultda
yapılandırılır. Bu, tıpkı bir estetik ameliyat gibidir; tek tip
burun, hafif çıkıntılı elmacık kemikler, silikonlu dolgun
dudaklar... Holivud (Hollywood) yıldızı kadınlar gibi olursunuz,
hepizin yüzü aslında birbirinizin aynısıdır, belki bir süre
güzel bile görünebilir ama sahtedir. O dudaklar yamulur,
silikonlar patlar, burun çöker... Son olarak da paramparça
edilecek, şehir devletleşecek ve şirketlerin milletleri yönettiği
YENİ DÜNYA DÜZENİNE doğru yol alınır...
Bunlar
yaşanmasın diye dua da edelim, feysbuk'ta tıvitır'da yorumlar da
yazalım, hoşumuza giden bizi güldürürken düşündüren
karikatürler de paylaşalım, haberleri izlerken söylenelim
saydılarım, evet, ama gelin artık bizler sanaldan çıkıp fiilen
gözlerimizin içine bakarak gönüllerimizi ortaya koyarak birlikte
hareket edelim, parti/sandık/çıkar dışı bir oluşum olan ve her
cenahtan vatanseverlerin buluşacağı Milli İrade Birliği'nde
birlik olalım, bölünüp parçalanmaya hep birlikte DUR diyelim!
TEVFiK
BiR / 23 Şubat 2014