Mücadele Yok Müdahale Var
Küresel Çetenin (SİSTEM) büyük isimli enstitülerinden Vaşington Enstitüsü'de görev alan Türkiye ve Yakın Doğu uzmanı Soner Çağaptay'ın "Eğer çatışma sınırlı kalır ve kısa zamanda sonlanırsa hem Erdoğan hem de Öcalan güçlenebilir... Erdoğan, bu çatışmadan PKK'yı susturan adam olarak çıkabilir ve kasımda olası bir seçimde AKP kârlı çıkabilir" iddiası gerçekleşmezse, terör
örgütü pkk'nın 3 aşamalı planının olduğunu görebiliyoruz.
1- Güvenlik güçlerine saldırı
(polis, jandarma, asker, köy korucusu).
2- Kamu görevlilerine de saldırı
(hakim, savcı, kaymakam, doktor, öğretmen...)
3- Kamusal alanlarda, kalabalık
yerlerde cana ve mala karşı büyük nitelikli saldırılar.
Önceliği halkının canını, malını
ve namusunu korumak olan yani kamu güvenliğini sağlamak olan
devlet kurumları ve yetkililer bu tehdide karşı önlem alıyor mu,
terör örgütü bunun hazırlığını yaparken kolluk güçleri
önleyici harekette bulunuyor mu?
2010 yılında Oslo'da pkk'lılarla
pazarlık yapan MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in pkk üst
düzey yöneticisi Sabri Ok'a hitaben sarf ettiği sözlerini
hatırlayalım, “Kentlere bomba depoladığınızı biliyoruz. O
durumlarınızı bile tolere ediyoruz.”
Peki MGK'ya sunulan raporda nasıl bir
bilgi var, gelin bir de ona bakalım, “PKK şehir savaşına
hazırlık amacıyla kentlerdeki evlere 80 bin uzun namlulu silah
depoladı”.
Yukarıdaki sorumun yanıtını MİT
Müsteşar yardımcısından ve MGK'dan almış olduk.
Hükümetin, TSK'nın iç güvenlik
illerinde ve dağlarda terör örgütüne karşı operasyon yapmaması
için operasyona çıkma emrini/yetkisini askeri silsileden çıkarıp
valilere vermesi ve valilerin tüm operasyonları durdurması, pkk'ya
karşı operasyon isteyen askere izin verilmemesi aslında hükümetin
terörle mücadele etmek istemediğini de kamuoyuna açıkça
gösterdi. Terör örgütü güneydoğuda bu kadar güçlendi ise ve
her gün buralardan şehit haberleri alıyor isek ilgili valiler, bu
yasayı çıkaran AKP hükümeti ve Tayyip Erdoğan vebal sahibidir.
Terör örgütü silah, bomba ve
mühimmat biriktirirken ses çıkarmayanlar, bugün yalnızca göz
boyamak adına hareket ediyor.
Terör örgütünü bitirmeye yönelik
somut adım atıldığını yada terörizme karşı bir proje
geliştirilip uygulandığını bugün dahi, bunca şehidin her gün
gelmesine karşın görmüyoruz.
Terörizme yada terör örgütüne
karşı değil yalnızca vuku bulan terör hadiselerine yani terör
olaylarına karşı müdahale ediliyor. Suç oluşmadan önleme
değil, suçluyu yakalamaya yada cezalandırmaya yönelik hareket
ediliyor.
Sınır dışında birkaç hava
operasyonu yapıldığını gördük, orta ve uzun vadede etkili
olmayacağı açık. Sınır içinde ise terörün finansmanına
yönelik yada büyük kentlerdeki terör örgütü lehine illegal
silahlanmaya karşı herhangi bir adım atılmıyor.
Terör örgütünün yurtiçinden ve
sınır kapılarından elde ettiği geliri, bir yıl için
milyarlarca lira olarak devletin arşivlerinde kayıtlı. Kim hangi
yolla neyin kaçakçılığını yada yasadışı ticaretini yapıyor,
hangi vergiyi kaçırıyor, kimler terör örgütü lehine para
topluyor, ihale alıp yüzde veriyor hepsinin arşivi var ama
mahkemelere intikal eden dosya yok.
Şehirlerde sivillerin evlerindeki
uzun namlulu silahlara (elbette ki yasadışı) ve namlusunu Türke
ve güvenlik güçlerine döndürmek üzere bekleyenlere karşı
operasyon yok! Üniversite yapılanmalarına karşı bir müdahale
yok! PKK'nın uyuşturucu ticaretine karşı, akaryakıt
kaçakçılığına karşı, kadın-fuhuş ticaretine karşı cumhuriyet savclıklarının, KOM ve
Terörle Mücadele Daire Başkanlıklarının sonuç alıcı ve
bitirici mücadelesinin olmadığı da çok açık biçimde
görülüyor.
İktidara geldiği 2002 yılında
terörü sıfıra yakın vaziyette alıp bugün bu konuma getiren,
güneydoğuda adeta devletin hakimyetini kaybettiği izlenimini veren
AKP iktidarının terör örgütü pkk'yı bitirme gibi bir niyetinin
olmadığını tahmin etmek zaten mucize değil.
Bebek katili terörist başı Apo'yu
İmralı adıyla muhatap alan, diğer muhatap olarak da yanına
terörün partisi HDP'yi koyan, sıkıştıklarında Apo'yu yada
Barzaniyi referans alan bir AKP'nin etkin yolla terörizmle mücadele
etmeyeceği açık.
O zaman şu soru akıllara geliyor ve
endişe veriyor, Türk Milletinin can ve mal güvenliğini, devlet
egemenliğini, hükümet eliyle yine devlet sağlamıyorsa bunu kim
sağlayacak?
Sorunun yanıtını bize gidişat ve
zaman gösterecek.
TEVFiK
BiR / 25 Ağustos 2015
Kitap:
Uyan
Ey Türk Gidiyoruz – Tevfik BİR
(2.
Baskı).
“Bu
kitabı iyi ki okumuşum” diyeceksiniz.