Şeytan,
Firavun ve İşgal 2
Bölüm – 2
Türkiye Federal Devleti
Türkiye Federal Devleti
SİSTEM’in ve onun en büyük
parçası ABD’nin devlet olarak iki amacı vardır. Birinci amacı
değerli/değerlenecek şeylere sahip olmak ve onları sömürmek ve her açıdan
(kültür, ekonomi, din vb.) küresel hâkimiyetini sağlamaktır ve bunun yolu
saldırı politikasıdır. İkinci amacı ise “birinci amacına” karşı rakip
olabilecek, üstünlüğünü engelleyebilecek tüm
oluşumları/rejimleri/devletleri/rakipleri etkisiz kılmak, onların kendisinin
önüne geçmesini engellemektir yani “savunmadır”, savunma amaçlı saldırılardır.
Birinci amaca örnek petrol, su, uranyum, “kutsal topraklar” gibi maddi ve manevi unsurlar çeşitlendirilerek sayılabilir. İkinci amaç içinse dün rakip SSCB idi, bugün ve yarın Çin’dir. Rakip Çin diye ABD diğer bölge planlarından elbette vazgeçmemektedir, Afrika-Güney Amerika-Avrupa-Asya kıtalarında türlü projelerini uygulamaya devam etmektedir. İşte bunlardan biridir Genişletilmiş BOP.
SİSTEM’in işgallerinin talimatları Tevrat ve İncil’den gelmektedir, SİSTEM maddi amaçlarına dinsel temeller bulmaktadır. İncil ve onun ilk kısmı olan Tevrat’ta “ortak” bulunan bir kısımla örnek verelim, Yasa'nın Tekrarı 20:12-16'da “... sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın. Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin. Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB'bin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz. Yakınınzdaki uluslara ait olmayan sizden çok uzak kentlerin tümüne böyle davranacaksınız. Ancak Tanrınız RAB'bin miras olarak size vereceği bu halkların kentlerinde soluk alan hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız.”
Genişletilmiş BOP, tamamen İslam üzerine kurulmuş, Kur’an’ı hedef alan bir projedir (kitabımda ayrıntılarıyla işlemiştim). Bundan başka “renkli devrimler” vardı, bunların hedefinde ise genellikle “Ortodoks” devletler vardı, yani Rus etkisine karşıydı. Bunlarla ilgili gazeteci-yazar Banu Avar’ın kitapları ve hedef ülkelerde çektiği müthiş belgesel videoları mevcuttur.
Gelelim Türkiye işgalinin ayrıntılarına.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 15 Şubat 2004 Kanal D Teketek programında “Ben Diyarbakır'a çok farklı bakıyorum. Yani Diyarbakır'ı istiyorum ki, şu an da yani Amerika'nın da hani düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu, yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir.”
Irak tarafında bir Kürdistan kurulmuşken, Türkiye'nin buna ses çıkarmaması ve Tayyip Erdoğan'ın bu sözüyle Diyarbakır'ın bir yıldız olması nasıl algılanabilir?
Yıldız burada Davut Yıldızı yani altı köşeli “Yahudi yıldızı” olabilir mi? Kürdistan'ın başına oturtulan adamların, Mesut Barzani'nin ve akrabası Neçirvan Barzani'nin Yahudi kimliğini, ailesini hatırlıyoruz. (Barzani ailesinin %100 Yahudi olduğunu ve İsrail ile geçmişten günümüze olan yakın ilişkisini isim isim sonraki bölümde açıklayacağım.)
Birden, Kutsal(!) vaadedilen topraklı Büyük İsrail (Erez İsrail) haritası gözümüzün önüne geliyor. Kürdistan bunun öncesinde kurulmuş, Büyük İsrail'in kurulmasına zemin yaratacak sanal bir devletçik midir? Acaba Büyük İsrail kurulacak ve Diyarbakır önemli bir merkez haline mi dönüşecektir? Birinci varsayım olarak bu ileri sürülebilir.
Ya da bazı haritalarda, genellikle yabancı kaynaklı haritalarda hatta Google Earth'te başkentler “yıldız” ile sembolize ediliyor. Acaba Diyarbakır'ın yıldız olması, Türkiye içinde de sınırın aşağısındaki Kürdistan'a ileride entegre olacak bir Kürdistan kurulacağı ve Diyarbakır'ın başkent olacağı anlamına mı geliyor? Yada Türkiye içinde bir özerk yönetim kurulacak ve bu özerk yönetimin merkezi Diyarbakır mı olacaktır?
Diyarbakır'ın başkent yapılması talepleri PKK ve onun partilerinde de yıllar yılı söylenegelmiştir. Mesut Yılmaz da zamanında “AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer” demişti. Her gelen AB'li diplomatın Ankara'dan önce Diyarbakır'a gittiğini, bölgeyi bağımsızlık için (yada başka bakış açısıyla Türkiye'yi bölmek için) cesaretlendirdiğini biliyoruz. Bu ikinci varsayım da en az birincisi kadar ileri sürülebilir niteliktedir. Zaten bu varsayımları birbirinden ayrı düşünmek olanaksızdır.
Kürdistan kurulacak ve Diyarbakır bir yıldız/başkent (kibarca “eyalet” diyelim) yapılmak istenmektedir.
ABD'nin Ankara Büyükelçilerinden James Jeffery yeni görevi için Ankara'dan ayrılırken verdiği veda yemeğinde “Güneydoğu'nun ayrılması durumunda üçüncü sınıf bir Ortadoğu ülkesi olursunuz” diyordu. ABD'nin son karar kıldığı plan, şimdilik bağımsız Kürdistan değil, özerk yönetimle federe Kürdistan ve federal Türkiye'dir.
SİSTEM’in dünya için tasarısı, bugünkü ortalama 220 devletli yapı değil, feodal 1000 küsur devletli bir yapıdır. SİSTEM “üniterizmi” yani bizim gibi ülkeleri çağ dışı göstermekte bunun yerine küçük küçük devletli ve onların da federal yapıda olduğu bir düzen istemektedir. Daha küçük yapılar daha kolay kontrol edilebilir, işgal edilebilir!
Üniter bir devletle küresel bir petrol şirketi (Shell, BP, Total yada Exxon Mobile örnek verilebilir) bir petrol arama ve çıkarma ortaklığı için %50-%50 paylara sahip olabilirken, federal yapıda bu değişmekte, %2-10 devlete %90-98 petrolü çıkaran şirkete yani SİSTEM’in yöneticisine pay verilmektedir. Sözleşme üstünden toplumun zenginliğinin işgalidir. Bugün Mesut Barzani’nin başkanı olduğu Kuzey Irak’ta (Kürdistan Özerk Yönetimi’nde) Küresel Petrol Şirketleri Irak Devleti merkezi yönetiminden izin almadan bölgeye çökmüş ve petrolü Barzani’nin işbirliğiyle sömürmeye başlamıştır. Irak işgaline sesini çıkarmayan Rusya ve Çin de paylarını almaktadır..!
Bu gidişle Türkiye federatif bir yapıya dönüştürülecektir. Hükümet bu projenin içindedir-isteklidir, CHP ve MHP muhalefeti ise seçmenini “işgale karşı” bilgilendirmemekte yada seçmeninin sesi olamamaktadır, SİSTEM’e karşı gerçek direniş gösterilememektedir. Acaba neden?!
Bu bölümün bir devamı olarak: 2003-2004’te hatta 2006’da bile Türkiye’ye küfür ve hakaretler eden, tehditler savuran Barzani’nin ve buna düşük düzeyde yanıt veren Türkiye’nin (2006’da Cemil Çiçek Barzani’ye “postal öpücüsü” demişti) karşılıklı susup aksine sarmaş dolaş olması, hatta İsrail’in has adamı Mesut Barzani’nin AKP Kongresine onur konuğu olarak katılması ve salonun Barzani’ye “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atmasını hatırlayarak Mesut Barzani-Tayyip Erdoğan–Abdullah Öcalan ile AKP-BDP kardeşliğini, Apo ile “PKK bitecek” başlığıyla yapılan görüşmeleri, ABD-Avrupa ve İsrail’in bu şeytani kardeşlik üstünden planladıkları hedeflerini bir sonraki üçüncü bölümde okuyalım. Dördüncü bölümde de ABD'nin BOP sonrası planını ilan deşifre edelim.
Bölüm bölüm yayınlamak zorundayım. Çünkü biliyoruz ki toplumumuz 90 dakikalık maçın 180 dakikalık “özetini” yada reklamlar dahil 3-3,5 saat süren dizileri/Acun programlarını izliyor da, bir yazı 2 sayfayı geçince okumuyor, bir kitap 300 sayfadan fazlaysa “okumaya üşeniyor”, tabi kitap okuyorsa. Biz olanı biteni izlemeye alışmışız..!
Birinci amaca örnek petrol, su, uranyum, “kutsal topraklar” gibi maddi ve manevi unsurlar çeşitlendirilerek sayılabilir. İkinci amaç içinse dün rakip SSCB idi, bugün ve yarın Çin’dir. Rakip Çin diye ABD diğer bölge planlarından elbette vazgeçmemektedir, Afrika-Güney Amerika-Avrupa-Asya kıtalarında türlü projelerini uygulamaya devam etmektedir. İşte bunlardan biridir Genişletilmiş BOP.
SİSTEM’in işgallerinin talimatları Tevrat ve İncil’den gelmektedir, SİSTEM maddi amaçlarına dinsel temeller bulmaktadır. İncil ve onun ilk kısmı olan Tevrat’ta “ortak” bulunan bir kısımla örnek verelim, Yasa'nın Tekrarı 20:12-16'da “... sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın. Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin. Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB'bin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz. Yakınınzdaki uluslara ait olmayan sizden çok uzak kentlerin tümüne böyle davranacaksınız. Ancak Tanrınız RAB'bin miras olarak size vereceği bu halkların kentlerinde soluk alan hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız.”
Genişletilmiş BOP, tamamen İslam üzerine kurulmuş, Kur’an’ı hedef alan bir projedir (kitabımda ayrıntılarıyla işlemiştim). Bundan başka “renkli devrimler” vardı, bunların hedefinde ise genellikle “Ortodoks” devletler vardı, yani Rus etkisine karşıydı. Bunlarla ilgili gazeteci-yazar Banu Avar’ın kitapları ve hedef ülkelerde çektiği müthiş belgesel videoları mevcuttur.
Gelelim Türkiye işgalinin ayrıntılarına.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 15 Şubat 2004 Kanal D Teketek programında “Ben Diyarbakır'a çok farklı bakıyorum. Yani Diyarbakır'ı istiyorum ki, şu an da yani Amerika'nın da hani düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu, yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir.”
Irak tarafında bir Kürdistan kurulmuşken, Türkiye'nin buna ses çıkarmaması ve Tayyip Erdoğan'ın bu sözüyle Diyarbakır'ın bir yıldız olması nasıl algılanabilir?
Yıldız burada Davut Yıldızı yani altı köşeli “Yahudi yıldızı” olabilir mi? Kürdistan'ın başına oturtulan adamların, Mesut Barzani'nin ve akrabası Neçirvan Barzani'nin Yahudi kimliğini, ailesini hatırlıyoruz. (Barzani ailesinin %100 Yahudi olduğunu ve İsrail ile geçmişten günümüze olan yakın ilişkisini isim isim sonraki bölümde açıklayacağım.)
Birden, Kutsal(!) vaadedilen topraklı Büyük İsrail (Erez İsrail) haritası gözümüzün önüne geliyor. Kürdistan bunun öncesinde kurulmuş, Büyük İsrail'in kurulmasına zemin yaratacak sanal bir devletçik midir? Acaba Büyük İsrail kurulacak ve Diyarbakır önemli bir merkez haline mi dönüşecektir? Birinci varsayım olarak bu ileri sürülebilir.
Ya da bazı haritalarda, genellikle yabancı kaynaklı haritalarda hatta Google Earth'te başkentler “yıldız” ile sembolize ediliyor. Acaba Diyarbakır'ın yıldız olması, Türkiye içinde de sınırın aşağısındaki Kürdistan'a ileride entegre olacak bir Kürdistan kurulacağı ve Diyarbakır'ın başkent olacağı anlamına mı geliyor? Yada Türkiye içinde bir özerk yönetim kurulacak ve bu özerk yönetimin merkezi Diyarbakır mı olacaktır?
Diyarbakır'ın başkent yapılması talepleri PKK ve onun partilerinde de yıllar yılı söylenegelmiştir. Mesut Yılmaz da zamanında “AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer” demişti. Her gelen AB'li diplomatın Ankara'dan önce Diyarbakır'a gittiğini, bölgeyi bağımsızlık için (yada başka bakış açısıyla Türkiye'yi bölmek için) cesaretlendirdiğini biliyoruz. Bu ikinci varsayım da en az birincisi kadar ileri sürülebilir niteliktedir. Zaten bu varsayımları birbirinden ayrı düşünmek olanaksızdır.
Kürdistan kurulacak ve Diyarbakır bir yıldız/başkent (kibarca “eyalet” diyelim) yapılmak istenmektedir.
ABD'nin Ankara Büyükelçilerinden James Jeffery yeni görevi için Ankara'dan ayrılırken verdiği veda yemeğinde “Güneydoğu'nun ayrılması durumunda üçüncü sınıf bir Ortadoğu ülkesi olursunuz” diyordu. ABD'nin son karar kıldığı plan, şimdilik bağımsız Kürdistan değil, özerk yönetimle federe Kürdistan ve federal Türkiye'dir.
SİSTEM’in dünya için tasarısı, bugünkü ortalama 220 devletli yapı değil, feodal 1000 küsur devletli bir yapıdır. SİSTEM “üniterizmi” yani bizim gibi ülkeleri çağ dışı göstermekte bunun yerine küçük küçük devletli ve onların da federal yapıda olduğu bir düzen istemektedir. Daha küçük yapılar daha kolay kontrol edilebilir, işgal edilebilir!
Üniter bir devletle küresel bir petrol şirketi (Shell, BP, Total yada Exxon Mobile örnek verilebilir) bir petrol arama ve çıkarma ortaklığı için %50-%50 paylara sahip olabilirken, federal yapıda bu değişmekte, %2-10 devlete %90-98 petrolü çıkaran şirkete yani SİSTEM’in yöneticisine pay verilmektedir. Sözleşme üstünden toplumun zenginliğinin işgalidir. Bugün Mesut Barzani’nin başkanı olduğu Kuzey Irak’ta (Kürdistan Özerk Yönetimi’nde) Küresel Petrol Şirketleri Irak Devleti merkezi yönetiminden izin almadan bölgeye çökmüş ve petrolü Barzani’nin işbirliğiyle sömürmeye başlamıştır. Irak işgaline sesini çıkarmayan Rusya ve Çin de paylarını almaktadır..!
Bu gidişle Türkiye federatif bir yapıya dönüştürülecektir. Hükümet bu projenin içindedir-isteklidir, CHP ve MHP muhalefeti ise seçmenini “işgale karşı” bilgilendirmemekte yada seçmeninin sesi olamamaktadır, SİSTEM’e karşı gerçek direniş gösterilememektedir. Acaba neden?!
Bu bölümün bir devamı olarak: 2003-2004’te hatta 2006’da bile Türkiye’ye küfür ve hakaretler eden, tehditler savuran Barzani’nin ve buna düşük düzeyde yanıt veren Türkiye’nin (2006’da Cemil Çiçek Barzani’ye “postal öpücüsü” demişti) karşılıklı susup aksine sarmaş dolaş olması, hatta İsrail’in has adamı Mesut Barzani’nin AKP Kongresine onur konuğu olarak katılması ve salonun Barzani’ye “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atmasını hatırlayarak Mesut Barzani-Tayyip Erdoğan–Abdullah Öcalan ile AKP-BDP kardeşliğini, Apo ile “PKK bitecek” başlığıyla yapılan görüşmeleri, ABD-Avrupa ve İsrail’in bu şeytani kardeşlik üstünden planladıkları hedeflerini bir sonraki üçüncü bölümde okuyalım. Dördüncü bölümde de ABD'nin BOP sonrası planını ilan deşifre edelim.
Bölüm bölüm yayınlamak zorundayım. Çünkü biliyoruz ki toplumumuz 90 dakikalık maçın 180 dakikalık “özetini” yada reklamlar dahil 3-3,5 saat süren dizileri/Acun programlarını izliyor da, bir yazı 2 sayfayı geçince okumuyor, bir kitap 300 sayfadan fazlaysa “okumaya üşeniyor”, tabi kitap okuyorsa. Biz olanı biteni izlemeye alışmışız..!
TEVFiK BiR / 10 Mart 2013
Kitapyurdu, idefix gibi internet kitapevlerinden ve D&R mağazalarından temin edebilirsiniz.