ABD,
Türkiye İçindeki 40 Yıllık Derin Örgütünü Başarısız Bir
Darbeyle Kaybeder mi?
Devlet içerisinde
kripto şekilde ilmek ilmek örgütlenmiş bir yapı. 1950'liler ile
oluşmaya başlıyor, 1970'li yıllarda Nurcu/Işıkçı evlerinin
olduğunu biliyoruz. “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabının
yazarı eski emniyet müdürü Hanefi Avcı 1970'li yıllarda onların
evlerinde kaldığını itiraf ediyor.
ABD, o yıllarda nurculuk adıyla bir yapı kurmaya başlıyor ve daha sonra
bu yapının merkezine kendi etki ajanı Fethullah Gülen'i
yerleştiriyor.
1980 darbesi ertesinde, Kenan Evren'li
yıllarda ve artık bilhassa Turgut Özal'lı yıllarda cemaatin
devletin içinde etkin ve güçlü bir biçimde kadrolaştığını
görüyoruz. 1980'li yıllarda Siyasal İslamın da el vermesiyle
çeşitli kurumlara giriş sınav sorularının “mürit”lere
verildiğini artık itiraflarla da
okumaya başladık. ABD'nin uzun vadeli operasyonu kapsamında, aynen
denildiği gibi bir “paralel devlet yapılanması” oluşmaya
başladı ve bugünlere geldik.
Fethullahçı mekanizma
kendini sağlama almış durumda. Kuleli Askeri
Lisesi'nde
okuyan devletine bağlı cumhuriyetçi Atatürkçü bir öğrenci
kimi arkadaşlarının Fethullaçı olduğunu fark etse ve bu durumda
çeşitli rütbelerdeki subay öğretmenlerine dahi güvenmeyerek
doğrudan okul komutanının yanına çıksa durumu arz etse, Komutan
“tamam evladım, durum
kontrolüm altında, endişe etme sen”
diyecek ve aslında askeri öğrenci kendi ipini çekmiş olacaktı.
Öğrenci bununla yetinmeyerek
durumu tuğgenerale söylese yada ondan da şüphelense yukarı çıka
çıka orgenerale ulaşsa ve dese ki “Komutanım,
okul komutanımız, şu şu tuğgeneralimiz, korgeneralimiz de işin
içinde”. Orgeneral
kararlı bir ifadeyle
“gereği yapılacaktır”
diyecekti,
ama nafile. Öğrencinin durumu
ihbar edebileceği hiçbir rütbeli/yetkili yada mekanizma
kalmamıştır. Sistem, kontrol mekanizmaları da dahil ele
geçirilmiştir.
Aynı hikayeyi polis için de, bir
istihbarat mensubu için de, maliyede çalışan bir müfettiş
için de geçerlidir, örnekleri çoğaltmak mümkün.
MGK'da karar alıcı ve alınacak
kararlar hakkında diğer üyeleri etkileyici pozisyonda bulunan
orgeneraline, hava kuvvetleri komutanına kadar, valisine
kaymakamına, genel müdürüne müsteşarına, emniyet müdürüne
daire başkanına jandarma alay komutanına mit mensubuna kadar. Bu
yapı, devletteki "karar alıcı" elemanları-müritleri
vasıtasıyla devlet adına kararlar almış, kimi kararları da
devlet aleyhine ABD lehine değiştirmiştir.
Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu
Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Abdullah
Gül, Tayyip Erdoğan hepsi bir şekilde bu f-tipi elemanlar
vasıtasıyla bu yapının çemberinde kalmıştır, sırlarının
da gitmemesi gereken yerlere ulaştırıldığını anlayabiliyoruz.
Devletin alacağı gizli kararlar dahi dinlenmiştir. Genelkurmay
Başkanının odasındaki konuşmalar, alınan kararlar ve yapılan
gizli görüşmeler, 40 yıldır pek çok devlet sırrı ABD'ye
akmıştır.
Detaylı yazmaya gerek yok, küçük
çaptaki Fethullahçı
torpilli yükselmeler hemen herkesin etrafında yaşanmış, şahit
olduğumuz olaylar. Büyüklerinin
varlığını ise 15 Temmuz 2016 ile hepimiz gördük.
Peki, 15 Temmuz darbesiyle ne yapılmak
istendi? Biraz düşünelim. Darbenin amacı cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'ı öldürmek ve/veya yönetimi ele geçirmek miydi? ABD,
Tayyip Erdoğan'ı öldürmek isterse sanırım bunun için topyekün
bir darbe yapmasına gerek yoktur. Turgut Özal'ı hatırlamak
yeterli.
Peki ABD darbe vasıtasıyla Türkiye'nin
yönetimine el koymak isterse? Bunu yapmak için Fethullahçılara
muhtaç mıdır? 28 Şubat döneminde değildi, bence yine değildi.
Darbe dışı yollarla bile Erdoğan hükümetini devirebilirdi.
Ayrıca ABD, bir darbe uğruna neden 40
yıllık Türkiye derin işgalini tehlikeye atsın. Genelkurmay
başkanının odasına bile çok rahat böcek yerleştirebilen,
orgeneralleri valileri olan bir yapı, devletin her türlü
gizli bilgisine istediği gibi erişebilen, Kozmik Oda'ya savcıyı
sokmayı bırak zaten kozmik
bilgileri devletin yetkilileri
aracılığıyla alabileceği anlaşılan bir yapı, 40 yıllık
Pentagon-CIA operasyonu (projesi denilemez çünkü gerçekleşmiş
ve görevde olan bir yapıdır, istihbarat tabiriyle operasyondur)
bir darbe uğruna tehlikeye atılır mı? 40 yıldır bu denli
başarılı Fethullah operasyonunu yöneten, daha önce de Türkiye
darbeleri hep başarılı
olan ABD, 40 yıllık Fethullah operasyonunu deşifre etme pahasına
darbe başlatacak ve bu darbe girişim aşamasında başarısız
kalacak!
Ben buna ikna olmadım. Ben bunun ABD
tarafından gerçekleştirilmiş şov/tiyatro/maske olduğunu
düşünüyorum. Evet ABD, Fethullah cemaati ile mevcut hükümete
darbe gerçekleştirmek istedi ancak bunu başarısızlık üstüne
kurdu. Fethullahçılar deşifre oldu ve hükümet bunları
kadrolardan temizlenmeye ve cezalandırmaya başladı. İşte sanırım
ABD de tam olarak bunu istiyordu.
İşte bundan sonra bu gelişmeler üstüne
yürüyecek esas ve çok daha büyük, hayallerin ötesinde bir
operasyonu olacağını düşünüyorum. 40 yıllık Fethullah
operasyonunun deşifre olmasına değecek olan şey bir darbe değil,
başarısız sonuçlanacak darbe sonrası yaşanacak yeni ve büyük
bir operasyondur.
Döneminin en büyük uyuşturucu kaçakçısı Kolombiyalı Pablo Escobar'ın ABD kıyılarında tam 2 ton kokaini yakalanır. Bu ABD polisinin tek seferde yakaladığı tarihinin en büyük uyuşturucusudur. Polisler ertesi gün gazetelerde televizyonlarda kahraman ilan edilir. O polislerin ve ABD halkının bilmediği bir şey vardır. Aslında o uyuşturucuyu Pablo Escobar bilerek yakalatmış ve dikkatleri oraya çektiği esnada ABD'ye denizden tam 20 ton kokain sokmuştur. Bu da Pablo'nun kendi rekorudur.
Döneminin en büyük uyuşturucu kaçakçısı Kolombiyalı Pablo Escobar'ın ABD kıyılarında tam 2 ton kokaini yakalanır. Bu ABD polisinin tek seferde yakaladığı tarihinin en büyük uyuşturucusudur. Polisler ertesi gün gazetelerde televizyonlarda kahraman ilan edilir. O polislerin ve ABD halkının bilmediği bir şey vardır. Aslında o uyuşturucuyu Pablo Escobar bilerek yakalatmış ve dikkatleri oraya çektiği esnada ABD'ye denizden tam 20 ton kokain sokmuştur. Bu da Pablo'nun kendi rekorudur.
ABD'nin yeni operasyonun hedefinde
Türkiye'nin olacağı kesin. Ama ne için hangi yolla kimler
aracılığıyla neler planladılar, bunun yanıtını görmek için
Pentagon ve CIA'ye bakmak gerekiyor.
Ve, bu yeni operasyonu uygulamak adına
ve Fethullahçıların darbeyi başlatmaları adına Pentagon ve
CIA'de Türkiye üstüne çalışan ve buna karar kılan ekip ve evet
diyen birim müdürleri/şefleri,
kesinlikle bu operasyon ve planları son aşamada ABD Başkanı
Barack Obama'ya sundular ve onayı aldılar. Başkan'dan onaysız
darbe girişimi asla başlatılamaz.
Eğer amaçları göründüğü gibi
sadece “Türkiye'de
mevcut hükümeti yıkıcı bir darbe” ise, başarısız olmasından
ötürü ve Türkiye içindeki derin yapılarının deşifre ve
tasfiye olmalarından ötürü ekibin bu birimden alınması ve
müdürün/şefin
koltuğunu kaybetmesi kaçınılmazdır.
CIA'de ilgili birimde bir müdür değişikliği olmazsa, ki bunu
sanırım Türkiye fark edebilir/öğrenebilir, operasyonun
iddialarım doğrultusunda devam ettiğinin ipucudur.
Devlet buna karşı hazırlık yapmalı,
Türk Milleti ise uyanık ve cesur olmalıdır. Düşman bizi
öldürebilir, yavaşlatabilir ama asla yenemeyecektir. Zamanında
kitabımda da yazdığım şekliyle “Dış Tehdit ABD”dir.
TEVFiK
BiR / 23 Temmuz 2016