27 Mayıs 2009 Çarşamba

Vatan ve Acziyet



Vatan ve Acziyet

Turkiye, son yillarda gormedigi, duymadigi seyleri gorur, duyar ve yasar oldu. Bunun son ornegini meclisimizde milletvekili olan bir kadin, Aysel Tugluk verdi. Once sozlerine bakalim:

Hiyerarsik bir bag aramanin yanlis oldugunu ifade eden Aysel Tugluk, "Sunu cok acik ifade edeyim, bizim tabanimiz bir nevi PKK tabani. Ondan etkilenen, ona sempati ile bakan bir taban. Dolayisiyla o tabanin bizim politikalarimizi etkileme gucu var tabii ki. PKK'yi 5000-7000 kisilik eli silahlı orgut olarak gormemek lazim, insanlardan olusan bir orgut olarak gormemek lazim. PKK, Turkiye'de siyasallasmis durumda" diye konustu.

Dunyanin herhangi bir gelismis ya da gelismekte olan ulkesinde, daha dogrusu onuruyla egemenligini devam ettiren ve uluslararasi camiada uluslararasi hukuk kavramiyla “taninan” herhangi bir ulkesinde eger yasama organin bir uyesi cikipta, mecliste grubu olan partisinin ulkede 25 yildir fiilen faaliyet gosteren bir teror orgutunun yansimasi oldugunu acikca ve korkmadan soyluyorsa ve hicbir kurum yada erk bu durum karsisinda tepki uretmiyorsa, millet bu lafi yiyip sadece televizyon basinda soylenerek duruyor ve hicbir duzeyde demokratik tepki vermiyorsa, siyasal ve demokratik baski olusturmuyorsa, bazi seyleri acikca soylemekte yarar var, Vatan ve onun kurumlari acze ugramis demektir.

Teror konu unsuru nedeniyle bagimsiz Turk yargisi tarafindan ifadeleri alinmak uzere cagrilan PKK'li-DTP'li gruba, Meclis Baskani basta olmak uzere Meclis Baskanligi sahip cikiyorsa, onlar Meclis salonunda grup toplantisi yaparlarken yasama organi yargi organina tum milletin onunde bagira bagira yalan soyleyerek “surekli seyahatteler” diyorsa, bazi seyleri acikca soylemekte yarar var, Vatan ve onun kurumlari acze ugramis demektir.

Baris istiyoruz diyenler Apo posteri aciyorlarsa, Turk bayragi asanlar provakator oluyorsa, Yahudi karsiti musluman gecinilip sovlar yapiliyor bir yandan da Yahudilere peskesler cekiliyorsa, Buyuk Ortadogu Plani resmi duzeyde desteklenirken diger yandan icte ve dista Turk soyu kostekleniyorsa, bazi seyleri acikca soylemekte yarar var, Vatan ve onun kurumlari acze ugramis demektir.

Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi “guvenlik siyaseti belgesinde” iki unsur “tehdit” olarak algilanmaktadir, birisi yikici-bolucu faaliyetler otekisi de irticai faaliyetler. Irticai orgutlerin, silahli eylemleri haric tutulmak uzere, diger tum faaliyetleri toplumun her alaninda yaygin ve aleni faaliyet gostermesine ragmen yasal duzeyde bir engelleme ile karsilasmamaktadir. Ayni sekilde artik bolucu orgut de silahli eylemleri disindaki hicbir faaliyetinde ciddi bir engelleme ile karsilasmamaktadir. Bolucu orgutun uzantisi DTP, meclis parti grubu ve belediye baskanliklari uzerinden her turlu suc faaliyetlerine bulasiyor, en hafifi mitinglerinde apo posterleri aciliyor ve terorist cenazelerinin torenleri devlet karsiti bolucu-yikici gosterilere donusuyorsa, ve artik idare buna yuksek ses cikarmiyorsa, bazi seyleri acikca soylemekte yarar var, Vatan ve onun kurumlari acze ugramis demektir.

Ulke fiiliyatta olmasa da hissettirilen o ki yonetimde sanki iki bolgeye ayrilmis gibidir. Ic guvenlik ve onun yakini bolgelerde, genelde her evde uzun namlulu silah bulunmasina, gosterilerde apo posterleri, sozde pkk bayraklari acilarak devlete acik isyanda bulunulmasina karsin, en basiti ve goruneni okullarda istiklal marsi okunamamasina Turk bayragi kiskirtici bulunarak asilamamasina, buna guvenlik guclerinin tepkisinin dusuk dozda olmasina karsin, batida ve kuzeyde bunlara verilen tepki misli misli fazla olmaktadir. Sanki yonetim de jure olmasa da de facto olarak 2'ye ayrilmis gibidir. Anayasa, yasalar ve diger tum hukuki duzenlemeler tum ulkeyi ve devleti kapsar nitelikte olmasina karsin, anayasa mahkemesi kararlari ile dahi devlet tek, ulke tum, ulus bir olmasina karsin, fiiliyatta bunun iki farkli bicimde uygulandigi goruluyorsa, belirli yerlerde yasalar haddinden cok esnetilerek ve hatta disina cikilarak, isletilmiyorsa, bazi seyleri acikca soylemekte yarar var, Vatan ve onun kurumlari acze ugramis demektir.

Not: Avrupali yetkililere gore PKK teror orgutu beyaz zehir ticaretinden yilda 1milyar $ para kazaniyor. Ayrica devletimizin istihbarat kaynaklarina gore, akaryakit kacakciligindan da yilda 350-400 milyon $ kazaniyor. Buna karsin 2002 yilinda Terorizmin Finansmaninin Onlenmesine Dair Uluslararasi Sozlesme onaylandi, TBMM'de kabul edildi, resmi gazetede yayimlandi. Aradan tam 4yil sonra yani 2006'da sozlesmenin isaret ettigi terorun finansmaninin onlenmesi konusundaki yasa cikartildi. Gelin gorun ki, bugune kadar bu yasa cercevesinde hazirlanmis ve mahkemeye intikal ettirilmis tek bir dosya dahi yok..!

Benim Turkiye fotografindan gorduklerim ne yazik ki bundan ibaret. Bu yazim ise malumun ilanindan baska bir sey degil.


TEVFiK BiR / 27.Mayıs.2009


20 Mayıs 2009 Çarşamba

Mayın Tarlası ve Gizlenen Gerçekler



Mayın Tarlası ve Gizlenen Gerçekler


Degerli okuyucularim bu yazimda, “Yeni anayasa ve Kurt acilimlari-son donem ABD/Irak'ın Kuzeyi/Turkiye kosusturmalari” konusundan sonraki en onemli, yani gundemin ikinci onemli konusu olan “mayin temizleme” meselesini resmi belgeler ve meclis tutanaklari isiginda irdeleyecek, madalyonun oteki yuzunu sizlere gostermeye calisacagim. Bir solukta ve tuyleriniz diken diken olarak okuyacak, gercekleri ogrendikce hayretinizi gizleyemeyeceksiniz.

Turkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasindaki Kara Siniri Boyunca Yapilacak Mayin Temizleme Faaliyetleri ile Ihale Islemleri Hakkinda Kanun Tasarisi, mayin temizleme konusunun ve artik sorununun kaynagini olusturmaktadir.

Mayin temizleme konusu (“mayin temizleme” deyince bu yazi dahilinde Turkiye-Suriye arasindaki kara sinirini anlayalim) ilkin 1992 yilinda Bakanlar Kurulu'nun aldigi kararla, Genelkurmay Baskanligi gorevlendirilerek, gundeme gelmistir. Tabi teror donemi olmasi/sinir guvenligi vesilesiyle ve Turkiye-Suriye iliskilerindeki teror zeminli “sorunlu” dis iliskiler nedeniyle, bu mayin toplama/temizleme islemi gerceklestirilmemistir. Ottowa Sozlesmesini (Antipersonel Mayinlarin Kullaniminin, Depolanmasinin, Uretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanmasi ve Bunlarin Imhasiyla Ilgili Sozlesme, taraf ulke sayisi 156'dir) Turkiye'nin 01.Mart.2004 yilinda onaylamasiyla bu alandaki mayinlarin ivedi ve miatli temizlenmesi konusu gundeme gelmistir.

Iste bu tarihten sonra bildigimiz ihale sureci ve ihalenin iptali icin Danistay'da dava acilmasi ve Danistay'in ihalenin iptali karari, bizi bugune tasimistir. Danistay'in iptal kararindan kurtulmak adina, AKP hukumeti bu yasayi cikarmaya karar vererek mayin temizletme yetkisini Maliye Bakanligina vermistir.

Genelkurmay Baskanligina verilecek bir emirle bu mayinlar temizlenebilecekken, ihale yoluyla/yontemiyle Israil'li firmaya temizletilecek ve bedel olarak da bu arazileri isleme hakki verilecek ve Israil'in onumuzdeki 44-45 yillik gida gereksinimini karsilanacaktir. Israil'in gida gelecegi ve guvenligi garanti altina alinmasi icin, bu topraklar bazi Israil firmalarina ihale edilecektir. Daha tasari yasalasmadan ve ihaleye cikilmadan, ihaleyi hangi firmanin alacagi Ankara kulislerinde konusulmakta, bundan da ote firmanin adi Meclis kursusunde telaffuz edilerek tutanaklara yansimistir.

Peki bunun bahanesi nasil olacaktir? Kendi ordusuna, yani dunyanin en buyuk, en profesyonel ve en ileri (5.)-(7.) ordusu olan TSK'ya temizletmek yerine ihale ile topla/isle/devret yaptirmak icin bahane ne olacaktir? Bahaneyi AKP grubu adina AKP milletvekili Alaattin Buyukkaya soyle soyluyor: “...Bununla ilgili uzman bir, tecrube sahibi bir kurumun bunu yapmasi gerekiyor”. Birinci bahane “TSK uzman degilmis”..!

Bakiniz TSK, kendisine karsi bu akil almaz ithamlarda bulunulacagini onceden fark etmis ve bir ilk olarak Kirikkale Yahsihan'daki Muhimmat Ayirma ve Ayiklama Tesisi'ni basina acmistir. Gecen ay tum kanallarda haber bultenlerinde tesisi ve titiz calismalarini izledik. TSK'nin bu konudaki hassas yaklasimini ve uzmanligini gorduk.

Ikinci bahane, TSK 1992 yilindan 2005 yilina kadar, 1992 yilinda Bakanlar Kurulunun verdigi gorev olmasina ragmen, bu gorevi yerine getirmemis, mayinlari toplamamistir. Yani AKP bu zaman araliginda, terorun zirve yillarinda (ki teror kamplarinin ve terorist basi Apo'nun Suriye'de oldugu yillar) bu sinirda mayinlarin temizlenmesi gerektigini vurguluyor. TSK'ya gorevi ihmal suclamasi var ve bu suclamayi yapmak icin olmayacak bir iddia, bu yillarda mayinlarin temizlenmesi gerektigi iddiasi bir arada. Turkiye'nin gece goruslu helikopterlerinin olmadigi, termal kameranin olmadigi ve sinirin ote tarafinda pkk'li teroristlerin cirit attigi bir donemde Turkiye-Suriye sinirinin guvenliginin en onemli destegi mayinlarin o yillarda temizlenmesi gerektigini iddie etmek, cilginliktir, ya da halka yillarin unutturdugu gercekleri bilerek, tarihi kendi adina carpitmaktir.

Birakin TSK yapsin bu isi, yetki verin TSK'ya denilince de “TSK tabi ki yapabilir, ama bakin 13 senedir yapmamis, uzmanina yaptiralim” diyorlar, tam bir politikaci agziyla.

Bir diger husus bu tasarinin, MS Bakani'nin bizzat imzasiyla uygun gorulmedigidir. 11.Subat.2008 tarihinde bizzat Milli Savunma Bakani Vecdi Gonul imzasiyla gonderilen yazi su sekilde sona eriyor: “Aciklanan nedenlerle Maliye Bakanliginca hazirlanan Turkiye Cumhuriyeti Devleti ile … Mayin Temizleme Faaliyetleri ile Ihale Islemleri Hakkinda Kanun Tasarisi Taslagi mevcut haliyle uygun mutalaa edilememektedir”. Bu tasari taslagi bugun TBMM'nin onundeki tasaridir.

Baska bir husus, AKP kanadi, TSK'nin askeri yontemlerle yapacagi mayin temizlemenin, gorece guvenli bir bicimde ve fakat mayini patlatarak gerceklesecegini topragi kirletecegini halbuki bu ozel firmanin topragi koruyacagini ifade etmekte ve bununla TSK'nin sanki savas zamani mayin temizleme yontemi uygulayarak topragi kirletecegini soylemektedir. Bu da yanlis bir bilgidir. Cunku mayin temizlemede su an baris doneminde oldugumuz, ortada bir savas olmadi icin baris zamani yontemleri uygulanacaktir. O Israilli firmanin da TSK'nin da ya da baska bir kurulusunda uygulayacagi yontem aynidir. Mv. Kamil Erdal Sipahi baris sartlarinda TSK'nin mayin temizleme yonteminin ayrintisini soyle tarif etmistir : “Mayinlar once bir dedektorle yada elektronik bir donanimla tespit ediliyor, guvenle cikariliyor, uzerindeki (tabanca mermisinin arkasindaki kapsul gibi) infilaki saglayan funye cikartilip mayin emniyete aliniyor, sonra bu mayinlar, onceden belirlenmis bir tahrip sahasina topluca goturulup orada askeri uzmanlarca tahrip ediliyor/ayirstiriliyor. Mayin toprakta patlamadigi icin de toprakda herhangi bir kirlenme soz konusu olmuyor.

Yine bir diger husus, bu temizlenmesi istenen 1950'li yillarin teknolojisini tasiyan mayinlari TSK, 1984-1985 yillari arasinda 0-50 metre arasinda kalan toplam 500 km. genisliginde bir alani, hem de o gunun yontemleriyle, elle, Fereks marka dedektorlerle 2 istihkam boluguyle zaiyat vermeden temizlemistir. Aradan tam 24 yil gecmis, TSK'nin teknolojisi ortadadir. Ve de bu yasa kapsaminda, bu temizlenmis alanlar da sanki temizlenmemis gibi bu sirkete temizlenmesi icin verilecek, metrekaresi icin dunya kadar dolar odenecek veya onun karsiligi 44-45 yilligina bu yabanci/Israil sirketinin kullanimina verilecektir.

1984-1985 yillarinda bu arazinin bizzat yarisini temizlemis olan askeri birligin komutani, bu mayinlarin 1950'li yillarin teknolojilerini tasidigini, yeni yontemlerle tuzaklanmadigi icin de, temizliginin kolay oldugu bahsiyle bolgenin “kor bir mayin tarlasi” oldugunu ifade etmistir.

Diger bir ilginc husus, dunyada, su an tartistigimiz “yap-islet-devret” modeliyle “temizle-islet-devret” yonetmini uygulayarak mayinini temizletmis tek bir ulkenin olmadigidir. Cunku bu yontem sakincalidir.

Bir diger husus mayin temizligi karsiligi, temizligi yapan firmaya bedel olarak birkac milyar dolar yada bunun karsiligi 44-45 yilligina bu arazilerin kullanim hakkinin verilmesidir. Genelkurmay'daki Kara Kuvvetleri'ne bagli proje birimi cesitlli firmalara deneme calismalari ve etutler yaptirmistir. Firmanin biri o zaman metrekare basina 0,35 pound toplamda 67 milyon pound rakam cikartiyor. Yani mayin temizletme konusu Maliye Bakanligina veriliyor, Maliye Bakanligi da “ne yapalim mayina verecek milyarlarca dolarimiz yok, yap-islet-devret yapariz” diyor. Ama bahse konu olmasi gereken rakam 67 milyon pound yani yaklasik 100milyon dolar. Buradaki aldatmaca ise, rakam buyuk gosterilerek ihale yetkisi Maliye Bakanligina verilmistir. Bu yolla da bu fazla gosterilen rakam karsiligi denk gelen “sene” toprak kullanim hakki Israilli firmaya verilerek, Israil'in gida gelecegi guvencesi saglanmak istenmektedir. Rakam, 100milyon degil de hadi 300milyon dolar cikti, Turkiye'nin hic mi parasi yok. TSK bunu yapar hem de cok iyi yapar, para karsiligi ihale edilip ozel bir firmaya yaptirilsa bile bu para yok mu? Yerel secimler oncesi yaklasik 1milyar dolarlik komur dagitilirken para bulunuyor da, 100-300milyon dolarlik mayin temizlemeye mi para bulunamiyor? Daha dogrusu rakam birkac milyar dolar olarak gosterilip, Israilli'ye bu organik topraklar 44 yilligina adeta peskes cekiliyor.

Ilginc bir diger husus, daha kanun cikmamis, ihale duzenlenmemis ama sanki ihaleyi kazanan belli. Ihaleyi alacagi adeta taahhut edilen Israilli mayin temizleme firmasi Hatay'da bir tarim isletmesine ortak olmus..!


TEVFiK BiR / 20.Mayıs.2009


Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.