16 Mart 2014 Pazar

Zina


ZİNA


SORGUSUZCA BAŞINA BUYRUK DOĞRULARINI SAVUNUYORSUN,
YANLIŞ FİKİRLERDEN YANLIŞ BİR SEN YARATIYORSUN!


Artık bu konuyu işlemenin vakti gelmiştir, bölüm bölüm anlatacağız, başlıyoruz. Konumuz ZİNA yani güncel deyişle gayrımeşru ilişki/seks.

Allah ile aldatanlara karşı, Allah'ın en büyük günahlar içerisinde saydığı, Kur'an'da açık bir dille yasakladığı ve cezasını da bildirdiği zinayı yazmamız gerekiyor. Zina eden kişiye yani zaniye Allah nasıl bakıyor, Kur'an'da ne yazıyor, İslam ne diyor, milletimiz bunu bilsin. Bir kişi namaz kılsın oruç tutsun içki içmesin ama zina etsin, bu nasıl oluyor, bu haldeki kişi ne haldedir, bunu yazacağız. Konumuz özele değil genele hitap ediyor.

Hukuki ve sosyolojik anlamda/tanımla baktığımızda, aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişkiye zina deniyor. Ama halk arasında daha çok evli taraflardan birinin diğerini aldatması olarak anılıyor. Diğer eşin rızası olsa da olmasa da bu zina oluyor. Eşin rızası yoksa burada zina ve aldatma-ihanet-yalan oluyor, zina yanında başka günahları da taşıyor.

İslam açısından ise zina, evlilik dışında kalan tüm cinsel ilişkileri (iki bekâr kişi, bir evli bir bekâr kişi, iki farklı evli kişi yada eşcinsel ilişkiler) kapsamına aldığını görüyoruz. Meşru bir nikâh olmaksızın cinsler arasında kurulan cinsel ilişkiye zina denir (Râgıb, zina mad.). Bugün meşru olan, belediye nikahıdır, toplum önünde evlilik bağını belediye başkanı yada görevlendirdiği memurları kurar, ilan eder ve kayda alır.

Mustafa Kemal Atatürk zamanında, 1926 yılında çıkarılan bir kanunla zina suç olarak sayılmıştı! 2000'li yıllar ile zina suç olmaktan çıkarıldı. Bugün zina hukuken boşanma nedenidir ama artık suç değildir!

"Bu özel değil, geneeel geneeel" diyebileceğimiz, geneli de etkileyen bir günahtır. İslami açıdan "toplum aleyhine günahlardan"dır. Nesli bozduğu, insanı amansız hastalıkların kucağına ittiği ve sayısız ruhsal çöküntüye ve ekonomik sömürüye sebep teşkil ettiği için Kur'an-ı Kerim bunu büyük günahlar arasında görerek yasaklamıştır (Y.N. Öztürk - İslam'da Büyük Günahlar).

Furkan Suresi 68. ayet, 3 BÜYÜK GÜNAH sayıyor ve bu günahların cezasını da 69. ayette bildiriyor. Ayette sayılan 3 büyük günah: Şirk koşmak, insan öldürmek (cinayet) ve zina etmek.

Bu 3 büyük günah için bir sonraki ayette tek bir ceza belirtiliyor: Sürekli (ebedi) cehennem azabı.

Furkan Suresi:
68. Onlar Allah'ın yanında bir başka ilaha yakarmazlar/davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kıldığı canı haksız yere almazlar. Zina etmezler. Bunları yapan, cezaya çarpılır.

69. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada (cehennem) ebedi kalır.


Ulemaya bakarsak, ulema ne diyor dersek (!), İslam bilginlerinin bir çoğuna göre, şirk ve insan öldürmekten sonraki en büyük günah zinadır.

İslam'a göre (Nur suresinin ilk ayetleri) zina eden ancak bir başka zina edenle yada müşrikle (Allah'a şirk koşanla) evlenebilir. Bunun harici, müminlere haram kılınmıştır. Zina kadına ne kadar haramsa erkeğe de o kadar haram, erkeğe ne kadar haramsa kadına da o kadar haramdır, erkek kadın arasında bir fark yoktur. Zina öyle büyük bir günahtır ki, Kur'an bu günahı işleyeni toplumsal olarak da cezalandırmakta, onu adeta toplumdan dışlamaktadır.

Böyle günahkâr ve dışlanmış bir kişi, toplumu yönlendirebilecek yönetebilecek mertebede olmamalıdır, faraza cumhurbaşkanı, başbakan, danışman, bakan hatta milletvekili dahi olmamalıdır.

Mümtehine Suresi 12 ve 13. ayetler bu konuda açık ifadeler kullanmıştır.

12. ayette geçen şu ifadelere dikkat edelim: (...) Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri (...)

ve 13. ayetin tamamını yazalım:

13. Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu işlerinizin başına geçirmeyin/kendinize yönetici yapmayın! Çünkü bunlar âhiretten ümitlerini kesmişlerdir. Tıpkı, kabir halkından olan kâfirlerin, ümitlerini kestikleri gibi.

Türkiye Cumhuriyeti, laik bir devlettir, dini kurallara göre yönetilmemektedir. Ancak laikliğe karşı eylemlerin odağı olarak Anayasa Mahkemesi tarafından ceza almış (1 oy farkla da kapatılmaktan kurtulmuş) bir parti, söylemlerinde İslamı kullanan bir parti, din diyerek toplumu aldatıyorsa, artık ahlaki ve vicdani alanda dinin kurallarına da yanıt vermek zorundadır.

Kişi zina etmişse günahı vardır ve karşılığını Allah'tan alacaktır. Tövbe eder yada etmez, Allah ile arasındadır. Ama kitabımız Kur'an der ki, bu tipleri başınıza yönetici yapmayın! Çünkü bunlar zaafiyete uğramış kişilerdir, günaha batmış kişilerdir, başkaca günahları işlemeye açıktırlar.

O zaman zina sokaktaki adam tarafından işlenmişse sıradandır bizi ilgilendirmez, devlet yöneticisi tarafından işlenmişse toplumu ilgilendirir ve o kişi tüm görevlerinden ayrılmak zorundadır diyebiliriz. Bunun aksi, Kur'an'ın bir başka yasağını daha delmedir, yine bir ihlal yeni bir haramdır. Müteselsilen harama batmaktır. Haramzadeliktir.

Bir komplo sonucu zina kasedi ayyuka çıkan dönemin ana muhalefet lideri Deniz Baykal, doğru olanı yapmış ve herhangi bir bahane bulmadan genel başkanlıktan istifa etmiştir. Zina kasetleri çıkan MHP'li yöneticiler de görevlerinden istifa etmişlerdir. Bunlar son beş yılda gördüğümüz olumlu örneklerdir. İstifa, etik bir davranıştır. Çünkü rezil durumdadırlar ve karılarını aldatmışlardır. Bu mantıkla, karısını/hayat arkadaşını/eşini aldatan ona yalan söyleyen bir kişi, başbakan olursa ülkesini de aldatıp milletine yalan söyleyebilir. Balık baştan kokar. Ülke yapısı bozulur, millet “külliyen zelzilhum” olur.

Furkan ve Mümtehine Sureleri'nden başka zina konusu İsra Suresi'nde de ele alınmıştır. İsra Suresi çok önemli bir suredir, pek çok yasağı sıralar ayetlerinde. Şu yasakları ise ardarda sıralamıştır, demek ki bu günahlardan birine giren diğerlerine de bulaşabilmektedir, günah kapısını açılmaktadır, haramzadelik başlamaktadır:

* “Allah'ın yanına başka bir ilah koyma” (22)
* “Saçıp savuranlar şeytanın kardeşleri olurlar” (26)
* “Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin” (31)
* “Zinaya yaklaşmayın” (32)
* “Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın” (33)
* “Yetimin malına yaklaşmayın” (34)
* “Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst olun” (35)
* “Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme!” (37)
* Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbin katında çirkin görülmüştür. (38)

Evet bunlar, Allah katında çirkin görülen şeylerdir, yani “fahşa”dır. Fahşa, fahiş, fuhuş ve fahişe sözcükleri, aynı köktendir ve “aşırı derecede çirkin ve iğrenç fiil ve söz” demektir.

Zina, hırsızlık, devlet dolayısıyla yetimin yoksulun malını çalma çırpma, kasılarak yürüme, özel yada kamu malını saçıp savurma, insan öldürme/ölümlere yol açma, Allahmış gibi davranma/Allah'ın yanına başka ilahlar koyma... fahşadır, fahişeliktir!

Allah (c.c.) diyor ki, kendinize böyle fahişelerden yönetici yapmayın! Bir zina durumunda, Allah böyle derken kul (insanlar) “Yakışıklı adam, erkek adam, yapmışsa da helal olsun” derse, burada Allah'ın emrine karşıtlık, Kur'an'a zıtlık, Allah'ın kelamına karşıtlık, Allah'a isyan, şeytana yardakçılık olur. Hele bir de “helal olsun” ifadeleri geçerse bu, şirke kadar gider, haramı kimse helal kılamaz.


Yazıya renk katalım, sanatçı Yunus Özyavuz'dan mısralarla devam edelim,

Sen abartıyorsun rahat yaşamla sapıtmayı
İstanbul üstünden geçmiş bırak kendini korumayı
İyiden iyiye bakıyorum da yoldan raydan çıkmışsın
Tenine dokunan ellerden bir koleksiyon yapmışsın, aferin!”


Böyle bir kişi düşünelim. Sonra değişmiş gibi yapsın, sakal bıraksın ama zihniyeti değişmesin. Allah'ın bunca uyarısına karşın bu kişi sakal bıraktı yada cuma namazlarına gitmeye başladı diye “iyi Müslüman” mı olacak? Allah (c.c) bunu söylemiyor. Saç bakımı yerine sakal bakımı yapmak, insanı iyi Müslüman yapmıyor, günahlarından kurtarmıyor. Burada ikiyüzlülük (riya) yada mecaz anlamıyla takiye (olduğundan farklı görünme) başlıyor. Bu da ayrı bir bataktır.

Bataklığımızda sivrisineklere bakmaya devam edelim. Sıtma taşıyan, hastalık bulaştırıp toplumu kıran sivrisineklere.

Bir ülke hayal edelim, cumhuriyet değil de krallık olsun, uydurun bir tane. Uçağa atlayıp atlayıp zina için Gürcistan'a, Ukrayna'ya, Rusya'ya gidenleri düşünelim, bunlar öyle tek tük sayıda değil de oldukça fazla sayıda olsun, bunlar kraliyetin yanında dolanan tipler olsun, bürokrat olsun, danışman olsun, işadamı olsun, siyasetçi olsun... Kralın aristokratları olsun. Ama kral ve şürekası da çok dindar görünüyor olsunlar. Bunlar Müslüman olsunlar, Sabetayist olsunlar... Allah bu ülkeyi ne yapar?

Allah bu ülkeyi ne yapar dedik, sorumuzun yanıtını Kur'an'da bulduk. Vahiyde anlatılanlar herhangi bir sohbet sırasında konuşulurken hep eksik ifade edilir halk arasında, “Firavun yarılan denizde boğuldu” denir. Hayır! Şuara Suresi 60. ayette “Firavun ve adamları” der. Peygamber (resul) Musa; insanları köle eden, tüm maddi varlıkları kendine adatan ve güçlü bir krallık kuran Firavun ve onun yönetimine (Firavun'a tapanlara, yardakçılarına, adamlarına) Allah'ın desteğiyle baş kaldırmıştı. Firavun ve adamları, Musa ve ondan taraf toplumunun peşine düşmüştü. Firavun'un bile zulmü kalıcı olmadı. Firavun ve adamları, Allah'ın gazabına uğradı, denizde boğularak geberdiler.

Yani zulmü eden kadar, ona destek çıkan diğer adamların/zalimlerin da günahı vardır. Hepsi birden sorumlu kılınmış ve imha olunmuştur.

Şuara suresi 67. ayette der ki, “Bunda elbette bir ibret vardır”.

İbret alabilene. Dua edelim. Allah bizleri zalimlerden, zanilerden, hırsızlardan, müşriklerden, kasılarak yürüyen çenelerine bukağı geçirilmişlerden korusun.

Hz. Musa da bizim gibi Allah'a dua etmiştir ama dua edip oturmamıştır, bir şeyler yapmıştır, mücadele etmiştir. Bilinen tüm peygamberlerin hayatları aslında zorba yönetim ve toplumlarla mücadeleyle, zalim yöneticilerine isyanla geçmiştir.

Müslüman toplumlar isyanı yanlış görürüler halbuki. Emevilerin zorba yönetim ve anlayışının toplumlara yapışmış kalıntısı olabilir. İsyan, zalime karşı ise edilmelidir! İslam buna cevaz vermektedir. İsyan önce dilde ve yazıda başlar. Arap toplumlarında zılgıt çekmek, isyan başlangıcının, direnişin işaretidir. Yazılar, kalemler, bazen kılıçtan keskin olabilmektedir.
Yazıyorum o halde fikrimle, düşüncelerimle isyan ediyorum!

TEVFiK BiR / 16 Mart 2014

2 Mart 2014 Pazar

Kutuların Sessizliği


Kutuların Sessizliği

Halk-vatandaş kendi kendisini yönetirse cumhuriyet olurmuş. Cumhuriyeti arıyorum, halkı arıyorum...

Vatandaşın kutusu var mı?
Vatandaşın banyo keseleri içine saklanmış para desteleri var mı?
Vatandaşın özel görüşmeler yapmak için “gizli”, görüştüğü tek kişiye özel telefon hattı var mı?
Vatandaşın, işadamlarının milyonlarca dolarlık-euroluk para akıttığı vakıfları var mı?
Vatandaş banka hesabında değil “kolunda” 700.000 TL taşıyabilir mi, halkın kol saati kaç paralık?
Vatandaşın kalan üç-beş kuruş parası yani “bir milyonu” var mı?
Vatandaşın eritmesi gereken 30 milyon eurosu var mı babacığım?
Vatandaşın kağıt kırpma makinası var mı?
Vatandaşın lüks villaları, milyonluk konutları var mı?
Vatandaşın televizyon kanallarındaki programları beğenmediğinde kapattırma hakkı var mı?
Vatandaş üzüldüğünde, kendisinden “çok özür dilerim efendim sizi üzdüğüm için çok özür dilerim mahcubum” diyen yalakası var mı?
Vatandaşın milyarlarca dolarlık kara para transferi yapma hakkı var mı?
Vatandaş tutuklanırsa onu kurtarmak için seferber olacak güçlü kişilerle tanışıklığı var mı?


Allahıma bin şükür, vatandaş, millet böyle değil.
Kutusunda ayakkabısı var, onu da silmek için alacağı süngerin ucuzunu bulmaya çalışan vatandaşım.
Emeğiyle, teriyle kazanır gelir evine, temizlenmek için banyoda kullandığı kesesi, lifi var.
Vatandaşın telefonu var, öğrenciyse bakiyesinin kalmamasına yanar, faturalı hattı varsa verdiği vergilere her ay söver, mecburen o faturayı öder.
Vatandaş vakıf-dernek de bilir. Kan verdiği Kızılay'ı, kurban derisi verdiği THK'yı bilir.
Vatandaşın banka hesabı var, ama hesabı “kredi geri ödemesi” için var, KMH hesabı ekside, kredi taksitleri ödenmeye çalışılıyor, kredi kartı harcamaları asgari yada biraz fazlasıyla idare edilmeye çalışılıyor.
Vatandaşın eritmesi gereken parası değil, borcu var.
Vatandaş arta kalan parasını sıfırlamak için ev almıyor, ailesiyle güvenle yaşamak için, kiradan kiraya zırt pırt taşınmamak ev alıyor. Onu da konut kredisi çekip alıyor, konut kredisi çekmiyorsa da emeğiyle yıllarca biriktiriyor parasını, vergisini kuruşu kuruşuna ödeyerek.
Vatandaşın beğenmediği kanalı kapattırma hakkı yok ama elinde kumandası var, kızarsa da basıyor kırmızı tuşa.
Vatandaş üzüldüyse, onu teselli eden gerçek dostları var.
Vatandaşın milyarlarca dolar eft yapacak parası, var desem inanır mısınız?
Vatandaş tutuklanırsa, artık şansına, hakim ne zamana duruşma günü verirse, aylarca yıllarca içeride kalma hatta unutulma ve sonra pardon denilme hakkı da var.


Demek ki, halkı halk yönetmiyor, bugün cumhuriyet yok, oligarşik bir yapı var, istediğini istediği gibi yapabilen, dokunulamaz ve yargılanamaz bir zümre yönetimi var.
Bülent Arınç'tan duymuştuk, bugün SİSTEM'e karşı söyleyince cuk oturuyor “şeyini şey ettiğimin şeyi”. Şey, belgisiz zamir. Artık kim nasıl anlam verirse. Çünkü onca tape ve ses kaydından sonra, iktidar yerinde duruyor ve yargı-Anayasa Mahkemesi hiçbir şey yapmıyorsa, sözcüklerin de pek bir anlamı kalmadı.
Ve demişlerdi, “Allah verdikçe veriyor” diye. Allah değil ama ŞEYTAN VERDİKÇE VERMİŞ SİZLERE.
Dünya, Karun'u gördü, hazinelerinin anahtarlarını güçlü bir topluluk bile zor taşırdı, azgınlık ve bozgunculuk etti, kendisinden ve hazinesinden eser kalmadı, bir tek ibret olsun diye Kur'an'da ismi anıldı, tıpkı Firavun ve Hâmân gibi...

Sanatçı Yunus Özyavuz'dan mısralarla bitirelim:
Görüldü kirlilerin arif eteğine yüz sürdüğü
Görüldü yıkılacak duvarların örüldüğü
Duvarların hiç yıkılmayacakmış gibi örüldüğü
Bu kaçıncı yıkık duvar, onların altında gömüldüğü.”

TEVFiK BiR / 02 Mart 2014

Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.