13 Şubat 2017 Pazartesi

ABD – İran Gerilimi ve Yeni Kaos Dalgası


ABD – İran Gerilimi ve Yeni Kaos Dalgası


Kasım Süleymani. Kitabımda yazdığım şekilde “İran'ın, ABD'nin ortadoğu çıkarlarına karşı perde arkası mücadelesini yöneten ve Irak'taki nüfuzunu kullandığı bilinen en büyük komutanlardan general Kasım Süleymani” (Uyan Ey Türk Gidiyoruz, s.32).

20 yıldır İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı, yani bizlerin tabiriyle İran Ordusunun yurtdışı operasyonlarını yürüten komando tugayının komutanı. Irak, Suriye, Yemen ve diğer ülkelerdeki operasyonları bilfiil yöneten gölge general.

ABD, Irak'ta yönetimi ve gücü İran'a kaptırmasının ardından, Suriye'de de gücü Ruslara kaptırmasıyla birlikte, Süper Güç iddiasının yeniden sorgulandığı bir dönemde bulunuyor.

Suriye'de IŞİD ile mücadele ediyor görünümünde olan ama gerçekte Esad rejimini yıkıp Suriye'nin Sunni, Şii, Arap ve Kürt bölgeleriyle parçalanması için IŞİD'e bölge müttefikleriyle silah, lojistik ve istihbarat sağlayan ABD, hesapta olmayan bir etkiyle karşılaştı, Rusya.

Rusya'nın Suriye'de IŞİD’e, Türkmenlere ve Esad karşıtı terörist güçlere karşı ağır bombardmanı ve Esad'ı koruyan etkin gücü sonucu hem Rusya-İran-Suriye ittifakı oluştu hem de Suriye'de ABD ikinci güç konumuna düştü. ABD ise Suriyeli Kürtlere ve bilhassa terör örgütü PKK'nın Suriye kolu terör örgütü PYD'ye daha büyük cesaret vererek ve onların insan gücünü kullanarak bölgede yeni ve farklı operasyonlara girişmeye başladı.

15 Temmuz darbesinden sonra ABD'nin Türkiye için bir “dış düşman” olduğunu gören ama büyük ölçüde ABD'ye karşı tepki veremeyen Türkiye iktidarı ve Tayyip Erdoğan, Rusya ve İran'la daha canayakın ilişkiler yürütme peşinde. Aslında bunu NATO ve ABD'ye karşı bir pazarlık aracı olarak kullandığını söyleyebiliriz. Aksi halde AKP iktidarı döneminde kurulan ve Amerikalılara verilen Malatya Kürecik Radar Üssü kapatılır, darbede aktif rol oynayan İncirlik Amerikan (NATO) üssü dış devletlere kapatılır idi. Bunların hiçbirisi yapılmadı.

Velhasıl Obama döneminde PYD'li terörist kürtler ile Suriye'de bir başarı elde etme peşinde olan ABD; Rusya ve İran ile ittifaka giriyor görünen ama herkese gülücükler dağıtan ve fiilen Suriye topraklarında operasyonlar yürüten bir Türkiye; Esad rejimindeki bir Suriye'yi Amerikan ve Batı emperyalizmine kaptırmamak konusunda var gücüyle Suriye'de sahada olan Suriye müttefiği Rusya ve İran.

Trump yönetimi ile ABD'nin içte ve dışta başkalaşacağını ilan eden ABD, ilk hedef olarak Rusya'ya gülümseyerek İran'a diş göstermeyi tercih etti. İranlıların ABD'ye girişine yasak koyan yeni Amerikan yönetimi, İran'ın gölge komutanı Kasım Süleymani'yi de öldürmek istiyor.

Süleymani'nin Suriye'de yada Irak'ta öldürülmesi İran'ın ve ordusunun moralini bozacak ve ABD'nin “Süper Güç benim” reklamını tekrar yayına almasını sağlayacaktır.

Amerikan derin devletinden Michael Rubin, ocak ayında derin kuruluş AEI'de yayınladığı “Snatch Qassem Soleimani” adlı makalesinde şu satırlara yer veriyordu, “Amerikalı öldürmesinin bedeli olarak bütün kaynaklar seferber edilerek Süleymani'nin öldürülmesi yada yakanlanması gerekmektedir”. Rubin, öncelikle Süleymani'nin öldürülmesini istemekte, yakalanırsa da konuşturulacağı için bunun da değerli bir başarı olacağını savunmaktadır.

Neo-con Rubins'in fikirleri Trump döneminde değerlendirilecek gibi duruyor ve hatta Trump bu kapsamda bir operasyonun talimatını vermiş olabilir. Ola ki general Kasım Süleymani öldürülürse, coğrafyamızın yeni ve daha büyük bir yangın yerine dönmesi kaçınılmaz olacaktır.

Bölgenin kaosa girmesiyle Türkiye'de bu suikaste paralel büyük suikastler gerçekleştirilebilir. Zaten Rubins'in aynı gün (13 ocak) yayınladığı iki makalesinin ilkinde Tayyip Erdoğan yandaşı büyük isimlere suikastten, ikincisinde de Kasım Süleymani suikastinden bahsetmektedir. Türkiye üstüne yapılacak olası suikastlerle ilgili http://tevfikbir.blogspot.com.tr/2017/01/amerikann-turkiye-kurgular-ve-olas.html yazımı yayınlamıştım. Bu iki konuyu birbirinden ayrı görmemek gerek.

Trump'ın hırsları ve yüksek egosu coğrafyamızı, Arap Baharı adı altında Kuzey Afrika ve Ortadoğuyu kan gölüne çeviren Barack Obama'nın ötesinde daha sert ve daha acımasız çatışmalara ve savaşlara sürükleyebilir. Trump yönetimi içinde bulunduğumuz Şubat ayında “İran terörün en büyük sponsoru” ifadelerini kullandı ve İran yine yüksek perdeden yanıtını verdi, “Düşmanlarımızdan en ufak bir yanlış adım görürsek, füzelerimizi onların kafasında patlatırız”.

Türkiye bu süreçte coğrafyadaki Türkmenlerin can, mal ve toprak güvenliğinin olmazsa olmazı olduğunu ilan ederek, terör örgütü PYD ve IŞİD'in bölge varlığını topyekün reddererek bu kırmızı çizgiler ışığında İran ve Rusya ile ittifaka gitmelidir.

İttifak, kendini satmak demek değildir, ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliğine gitmek demektir. Çünkü karşımızda Türkiye dahil bölgeyi paramparça etmek isteyen ABD'nin başını çektiği bir emperyalist Küresel Sistem mevcuttur. Küresel Sistemi hafife alanlar için hatırlatalım, bu sistemin saldırılarını 15 Temmuz'da irticai amerikan darbesi olarak gördük ve terör saldırıları biçiminde de neredeyse her gün görüyoruz.

Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.