19 Nisan 2010 Pazartesi

Yiyene Demokrasi Yiyene İnsan Hakkı


Yiyene Demokrasi Yiyene İnsan Hakkı


Bir partinin Genel Başkanı'na bir yumruk. Yumruğu atan çocuk “zalim”, yumruğu yiyen aşiret ağası “mazlum”!

Dağda, köyde kurşun atan PKK'lı “zavallı”, kurşunu yiyen asker-polis “gaddar”!

PKK'lının gözü yaşlı anasına “yazık”; şehit ve gazi analarına “müstehak”!

Bir terörist öldürülünce tüm BDP'liler için ölü artık “şehit” olur; asker şehit olunca bizimkilere göre “kelle”.

Terör örgütüyle savaşmak “ırkçı ordu müdahalesi”; teröristlerin çocuk yaşlı katletmesi “demokrasi”.

Apo'nun talimatlarıyla BDP'nin kurulduğunu basın yoluyla ilan eden adama yumruk atmak “faşizanlık”; sokakta araba, otobüs ve Serap'ları yakmak “kahramanlık”.

Yumruğu atan genç pişman olur ve tutuklanır ardından denetimli serbest kalır; dağdan Habur'dan inen teröristler “pişman” olmaz ve mahkeme ayağına gelir, derhal özgür kalır.

Samsun'da polis şehit etmek “adi suç”, dağda terörist öldürmek “insan hakkı” konusu.

Sarı-kırmızı-yeşil çaput açmak “demokrasinin gereği”, Türk bayrağı açmak “kışkırtıcılık”.

Adamın biri vatandaşa “terbiyesiz” der, ötekisi “devlet aklına ha ...” der küfreder, medeni olur; “kahrolsun PKK”, “BDP defol” diyen çağdışı.
Apo posteri açana “dokunulmaz”, Atatürk posteri açan “içeri alınır”.

“Darbeci Kenan Evrenler” gezer dolaşır, “nü” tablolar yapar; “darbe yapacakları iddia edilenler” tutuklu yargılanır.

Yargı günü gelince “siyasal karar verir”, günü gelince de “bağımsız yargıya karışılmaz”.

Türkiye'den manzarlar, tarihe geçmiş sözler. Başka söze gerek bırakmıyor.

Bu ülkede demokrasi var, hukuk var, eşitlik var ya! Yersen..!

TEVFiK BiR / 19.Nisan.2010

Yayınlandı: www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12987

9 Nisan 2010 Cuma

2 Kıskaç Arasında Kırgızistan


2 Kıskaç Arasında Kırgızistan



Tarih 05 Nisan 2010. ABD ile Kazakistan arasında 5 yıllık askeri işbirliği anlaşması imzalandı.

Tarih 06 Nisan 2010. Muhalif güçler 
Kırgızistan'da adeta düğmeye basılmış gibi harekete geçirildi. Ölüler yüzlerle ifade ediliyor. Kamu binaları, dükkanlar yakılıyor, yağmalanıyor, kaos hakim kılınıp iktidar düşürülüyor.

Bir kıta olarak Asya yani uzak asya, orta asya ve “bizim asyamız”. Hepsi ABD'nin ve Sistem'in (Küresel Krallık/Küresel Çete) ilgi alanlarının başında yer alıyor. Zenginlikler, petrol/gaz gibi kıymetli kaynaklar, uranyum vb. değerli/stratejik madenler nedeniyle önemli ve değerli; ABD'ye ikame olabilmek adına büyük iddia ile gelen Çin gücüne karşı da jeo-stratejik bir bölge/kıta.

Bölge hassas dengeler üstüne kurulu. Kazakistan'ın 5 sene daha ABD eksenli bir pozisyon izleyecek olması, Rusya'nın Kırgızistan'da (hazırlandığı ölçüde) düğmeye basmasına neden olmuştur. Terazide ağırlık kalıpları yer değiştirmiştir.

Kırgızistan'da daha 5 sene önce ABD destekli Soros'çu gruplar, yine muhalefet aracılığıyla, halk aracılığıyla iktidarı devirmek istemişler, renkli/turuncu devrim operasyonuna girişmişlerdi. Daha şeffaf ve dürüst bir yönetim istiyorlardı. Yolsuzluk istemiyor, gençlerin geleceğe umutla bakması isteniyordu.

2005 yılındaki bu operasyonun arkasında yer alan Sistem gücü, dördüncü ve beşinci kol faaliyetleriyle ataklar uyguluyor ve en sonunda da düğmeye basarak sivil itaatsizlik hareketlerine giriştiriyordu. Bu renkli darbenin yüzde yüz başarılı olduğundan bahsedilemez ve hatta o dönem “başarılamamış bir darbe” olarak yorumlanmıştı. Ama sürecin ABD'nin istediği ölçüde sonuçlandığı bugün daha net görülmektedir.

Bugün, bu sefer ise; Rusya'nın desteklediği “muhalif” hareket “kızıl devrimini” gerçekleştirdi. Talepler yine aynı. Şeffaf bir yönetim, demokrasi ve yolsuzluklara karşı dürüst bir iktidar! Tabi iktidara taşıtılan muhalefet de teşekkür sunmak ve kalıcılık sağlamak adına -halkın taleplerine ne kadar uyacaktır bilinmez- ülkedeki Amerikan askeri üssünü kapatacak ve Rusya'ya da 2. askeri üs için izni verecektir.

Rusya anlaşılıyor ki, ABD'nin bölgede uyguladığı kimi başarılı kimi başarısız Sorosçu, Rockfeller'cı renkli devrimleri geçen süre içerisinde iyi okumuş, iyi analiz etmiştir. Artık Rusya da Amerikancı yöntemler ve söylemlerle sivil darbe (kibarca devrim deniyor) yaptırmaya başlamıştır.

Bu, bölge açısından ve aslında Rusya açısından iyi mi kötü mü, bunu analiz etmek gerek. Rusya'nın Amerika'yı izlemesi kendisi açısından olumludur ancak bu bir handikap doğurmaktadır. İzlemek geriden gelmek demektir, bu da kendisi açısından eleştirilecek bir unsurdur. ABD taktik ve strateji açısından hâlâ Rusya'nın bir adım önünde yürümektedir.

Rusya'nın bölgede ABD'ye karşı hâlâ etkin güç olarak durması, ABD'nin Küresel Krallığı'na vurulmuş bir darbedir ancak bizler ve bölge insanı açısından bu olumlu algılanamaz. Çünkü Rus emperyalizminin, ABD emperyalizminden farklı olmadığına 20. yüzyıl içinde onlarca örnekle şahit olunmuştu.

Zavallı bölge halkı, Türkler ise bağımsız dik duruşlu bir yönetim sürdürmek, devlet yapısı, arşivi ve devlet aklı açısından kalıcılık kazanmak, demokrasi ve üretimle özgürlüğe kavuşmak yerine, boyalı demokrasilerle ve aslında görece despotizm ile, darbeler ile oradan oraya sürüklenmektedir.

Buraya bir not düşelim, darbe ile devrimin farkını sunalım. Yazı içinde bu kavramların neden zaman zaman birbirlerinin yerine kullanıldıklarını izah edelim.

Darbe'leri ordu/silahlı güç yapar. Devrim'i ise halk yapar. Buradaki olaylar aslında bir halk hareketi olarak görünmekte ve “devrim” olarak adlandırılmaktadır. Ancak bu halk hareketlerinin arkasında başka ülkelerin silahlı güçlerinin/istihbarat güçlerinin olduğunu gördüğümüz için devrim bir sivil darbeye dönüşmüştür. Devrim, darbe, sivil darbe; her üç kavram da bu olayda kullanıma uygundur.

TEVFiK BiR / 09.Nisan.2010



Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.