30 Mayıs 2014 Cuma

Ziraat Bankası'na HAK-İŞ Kıskacı


Ziraat Bankası'na HAK-İŞ Kıskacı

Devleti gibi milleti de kredi borcu ile kapana kıstırılmış ülkemin bankalarında da bir başka türlü kapan işletiliyor, bu kapan banka çalışanlarına yönelik.

Önce T.C. Ziraat Bankası'nın “TC”si ile oynadılar. %100'ü Hazine Müsteşarlığı'na yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ait olan kurumun resmi adından T.C. ifadesi kalkmamasına karşın logo, isim ve tabelalarından T.C. kaldırıldı. Hâlâ “T.C. Ziraat Bankası” yazan şube tabelaları da var. Bu nedir diye araştırdım, tabelaların toptan değiştirilmediğini, arıza yapıp da yenilenirse “yeni konsept” dedikleri TC'siz tabelaların takıldığını öğrendim. Yani birkaç yıl içinde T.C. görüntüden tamamen kalkmış olacak.

Ziraat'ten geçtik Halk Bankası'na. Halk Bankası'nda genel müdür olan, basında yer aldığı ifadeyle “kutucu” olarak anılan Süleyman Arslan'ı gördük. Halk Bankası-İran ve Rıza Zarrab üçgeninde kara para aklandığı ve AKP hükümeti döneminde Türkiye'nin de taraf olduğu ambargonun delindiği iddiaları gündeme geldi. Süleyman Arslan'ın evinde ayakkabı kutuları içinde paralar bulundu. Genel Müdürlüklük görevinden ayrıldı, sonra Ziraat Bankası'na yönetim kurulu üyesi olarak atandı. Bundan da bir ay sonra (sanırım Ali Babacan etkisi ile) bu görevinden de ayrıldı.

Son 2 yılda bu bankaların isimleri gündeme en üst sıradan düştüğünde, çıkan haberler ne yazık ki hep olumsuz oldu. Haber ya TC oldu, ya 17 Aralık süreci oldu, ya alınamadığı iddia edilen mesai ücretleri oldu.


Yöneticilerin Sendikası

Sendika nedir? En basit anlatımla, çalışanın çıkarlarını (sosyal ve özlük haklar, maaş vb.) korumak ve yükseltmek adına oluşturulan anayasal güvenceye sahip birlikteliktir. Ancak mevzu bahis sendikayı bu iki bankanın üst düzey yöneticileri kurdular. Aslında 1980 sonrası Türkiye'nin sendikal hikayesi bu senaryoya aşina.

Gariplik de burada başlıyor. Yani çalışanın ücretini, hakkını savunması için yönetimle pazarlık masasına oturacak, mücadele edecek, banka çalışanının tarafında olacak/olması için sendika kuruluyor, ama bunu yöneticiler kuruyor. Kendi kendileriyle masaya oturmak için mi?

Garabet sarmalı devam ediyor. AKP ile paralelliği gün gibi ortada olan (HAK-İŞ onursal kurucu genel başkanı Salim Uslu, bugün AKP milletvekilidir) HAK-İŞ'e bağlı sendika kuruyorlar, ÖZ FİNANS-İŞ http://www.ozfinansis.org.tr/

Ancak, Ziraat Bankası ve Halk Bankası yöneticilerinin kurduğu bu Öz Finans İş sendikasına ilk kurulduğında ciddi bir katılım olmuyor. Personel adeta sendikadan uzak duruyor. İşte burada bir kırılma noktası yaşanıyor. Aslında bankanın yönetimi ile içli dışlı olan sendika, bankanın gücünü kullanarak harekete geçiyor.

Sendika genel başkanı ekibiyle birlikte pek çok ilde pek çok şube müdürünü ziyaret ediyor. Bundan da bir süre sonra, şu içinde bulunduğumuz ayda, şube müdürleri “Öz Finans-İş'e üye olmak ister misiniz?” diye tek tek personellerine sormaya ve kayıt memuru gibi “e-devletten” üye olanların isimlerinin kayıtlarını tutmaya başlıyorlar.

Bölgelerde listeler oluşturuluyor, üye olmamış ve olmayan personeller tespit ediliyor ve silsile halinde yöneticilikler şube müdürlerine, müdürler de personellerine baskı yapmaya başlıyor. “Bak, şu şu üye oldu sen neden olmuyorsun?”, “Şu şubenin tüm personeli üye olmuş bu şubede de fire istemiyorum!”,Bir üst pozisyona geçmek istiyorsun ama bak hâlâ sendikaya üye değilsin, yükselmeyi bu halde nasıl beklersin?” gibi iğneli ince ifadelerle bilhassa Ziraat Bankası çalışanları üstünde çok ciddi bir baskı oluşturuluyor.

Banka çalışanı ise, uzak şubelere tayin olmamak (sürülmemek), mimlenmemek, pozisyon değişimlerinin önlenmemesi, yükselmesinin engellenmemesi için “ekmek parası” deyip sendikaya üye olmak zorunda kalıyor. İsteyerek sendikaya üye olanların sayısının oldukça az olduğu bildiriliyor. Ziraat Bankası çalışanlarının çoğu isyanda.

Farklı sendikal yapıların güçlenmesini engellemek ve güya “haklarınızı koruyoruz” denilerek yönetime ve “yönetime” her yönden itaatkâr bir yapı oluşturmak adına banka çalışanlarına sendikal üyelik üstünden zımni baskı kuruluyor.

Sendika üyesi olmamak yada olmak yada üye olacağı sendikayı seçmek, çalışanın özgür iradesiyle ve isteyerek vereceği karar neticesinde olmalıdır.

Türk Ceza Kanununun 118. maddesine göre, “Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”.

E-devlet şifresiyle www.turkiye.gov.tr 'de yaklaşık 1-2 dakika vakit harcanarak sendikalara üye olunabilir ve aynı şekilde de “üyelikten ayrılınabilir”

TEVFiK BiR / 30 Mayıs 2014
 

Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.