1 Şubat 2011 Salı

BOP'layan MISIR



BOP'layan MISIR


ABD, bir putunu yıkarken öte yandan bir başkasını dikiyor. Mısır'da, Hüsnü Mübarek diktatoryası devrilirken, yerine Müslüman Kardeşler örgütü getiriliyor. Mısır, bir diktatoryadan diğerine doğru yol alıyor, planlı bir yol.

Mısır'da bugün yaşanan olayların/ayaklanmaların olacağını, en son bundan üç ay önce 02.Kasım.2010 tarihli "CIA'nın Yemen'deki Çok Gizli Operasyonu" adlı makalemde yazmıştım!

Yazımın o kısmında (daha başka ayrıntılarla birlikte), “Dünya büyük olasılıkla, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek yönetiminin yıkılışına, Ortadoğu'nun arabulucu ülkesi Mısır Devleti'nin karıştığına ve orada El Kaide'nin kardeşi “Müslüman Kardeşler” örgütünün iktidara çıkışına şahit olacaktır.” demiştim.

Demek istediğim (hâlâ aynı görüşteyim), Mısır Devleti ayaklanmalarla karışacak, Hüsnü Mübarek yönetimi devrilecek ve yerine Müslüman Kardeşler örgütü iktidara geçecektir. Peki neden?


Mısır'ın Perde Arkası

İzlediğimiz olaylarla ilgili, perde önünde şu nedenler ifade edilmektedir: Mısır halkının, uzun yıllardır süren Hüsnü Mübarek iktidarından bıkmış olması; iktidarın adeta bir diktatöryaya dönüşmüş olması; Mısır'da yolsuzluğun ve yoksulluğun had safhada yaşanıyor olması.

Mısır'da halk, açık-demokratik bir yönetime ve topluma kavuşma özlemiyle, Mübarek iktidarının İslami bir görünüm çizmemesi nedeniyle, yoksulluğun yakıcı etkileri nedeniyle sokaklardadır.

Bu iddialar doğru ve talepler haklı gibi görülebilir. Ancak perde arkasına bakınca bu masumane görünen taleplerin ve eylemlerin bir Güce ve onun çıkarına hizmet ettiğini görüyoruz, ABD ve Sistem'e/Küresel Krallığa.

Hüsnü Mübarek iktidarının yanlışlarını ve açıklarını, Sistem (başında ABD, İsrail gibi güçlerin olduğu dünyayı yöneten Küresel Krallık) kendi çıkarına döndürmüştür.

* * *

Mübarek iktidarında Mısır, Ortadoğu'nun arabulucu ülkesiydi. Arabuluculuk sıfatı nedeniyle Mısır, ABD ve İsrail'le ılıman-yakın ilişkiler yürütüyordu. Ancak ülkede, toplum üzerinde büyük etkinliğe sahip İslamcı ve aşırı İslamcı yapı ve buna biat eden halk bundan rahatsızdı.

Bu aşırı İslamcı yada daha doğru bir söylemle “İslamı kullanan İslam söylemli” yapıya kaynak oluşturan eğitim kurumlarının başında Kahire'de faaliyet gösteren, senede 375.000 öğrenciyi eğiten, Tayyip isimli hocanın (rektörün) yönettiği El-Ezher Üniversitesi yer alır. Bu üniversiteden mezunlara bugün ABD'ye ve İngiltere'ye giriş vizesi verilmemektedir! Bu yapının eski öğrencileri, bugünün Müslüman Kardeşler örgütünün yöneticileridir.

Sistem ve ABD, bu üniversiteyi, bu okuldan çıkan kişileri, bu yapıyı ve buna biat eden toplumu tehdit olarak görürken, aynı anda bugün bunların iktidara gelişini memnuniyetle karşılamaktadır..!

Örtülü Amerikan fonlarıyla yaratılan ve para kumarbazlığı ile varlığını katlayan sivil darbeci Macar Yahudilerinden Amerikan vatandaşı George SOROS'u ve onun Açık Toplum Vakıflarını gördük.

Mısır'da 2008 yılı itibariyle Soros'çu sivil toplum örgütleri faaliyetlerine başlayacaktır. Hüsnü Mübarek ise bu çalışmalara destek vermiştir!

Açık toplum ve demokrasi adına yoğun çalışma yürüten bu örgütlerin hitap ettikleri öncelikli kesim yine gençlerdi. Mısır'da faaliyete sokulan bu Amerikancı sivil toplum örgütlerinin örgütlenme biçimleri, felsefeleri, hitap ettikleri kesim, çalışmaları ve hedefleri birebir Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan ve diğer ülkelerde faaliyet gösteren Soros'çu derneklerle aynıydı.

Yöntem farklı coğrafyalarda, farklı tarihlerde ve farklı yapıdaki toplumlar üzerinde uygulanıyor ve neredeyse her seferinde (ABD açısından) olumlu sonuç veriyordu.

Bu sivil toplum örgütlerinin gittikleri ülkeler, ne hikmetse (!) bir kaç sene sonra karışıklığa düşüyor, gençler ve toplum ayaklanıyor, demokrasi isteğiyle ihtilal benzeri halk hareketleriyle yönetimler devriliyor ve yerine yenisi, neo-liberal yenisi getiriliyordu.

Yolsuzluk ve kirlilik içinde yürüyen diktatörlükler devriliyor, aynı çarkta yürüyecek ancak bu sefer bunu halka hissettirmeyecek, ülkenin kaynaklarını Çok Uluslu Sermayeye aktaracak ve bunu demokrasinin ve küreselleşmenin gereği olarak anlatacak, demokratik görünümlü ancak yine aynı biçimde baskıcı yönetimler gelecekti.

* * *

Mübarek'in, 2008 yılında destek verdiği sivil toplum örgütlenmeleri bugün kendisine ve ülkesine karşı yönelmiştir.

Bu ihtilal benzeri halk ayaklanmalarında yaşanan çatışmalarda onlarca kişinin yaşamını yitirmesine, hareketin isyana/ihtilale dönüşmesine karşın ABD bunu “barışçıl gösteriler” olarak değerlendirmiş, bu gelişmeleri “normal” olarak addetmiş, Mısır yönetimine “reform çağrısında” bulunmuştur.

İlginçtir, Kuzey Afrika'da seri halde başlayan BOP operasyonlarından önce, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton 13 Ocak 2011 tarihinde Katar'ın başkentinden düzenlenen Gelecek Forumu'nda Arap liderlere reform çağrısında bulunmuştu..!

Bugün, Mısır'da yasaklı Müslüman Kardeşler örgütünü El Kaideci terörist yapılanma olarak gören ABD, bu örgütün içinde olduğu ve örgütü büyük olasılıkla iktidara taşıyacak olan isyanın/kalkışmanın/ihtilalin altyapısını hazırlamıştır..! Peki neden, hangi mantıkla?

O zaman bunun nereye varacağına tekrar bakalım ve yazalım. Bu BOP'un/GOP'un bir ayağıdır. Mısır'da artık Hüsnü Mübarek yönetiminin yıkılması kaçınılmazdır ve yerine Müslüman Kardeşler örgütü iktidar yapılacaktır.

Bir süre sonra Müslüman Kardeşler örgütünün yasağı kalkar, parti adıyla iktidarı ele alır, daha sonra da “El Kaideci-Hamas'çı Müslüman Kardeşler” iktidarının yöneteceği Mısır ile ABD ve İsrail biribirine diş bilemeye başlar ve ileride bir gün ABD ve onu destekleyen diğer Sistem ülkeleri Mısır'ı, demokrasi ve insan hakları götürmek adına işgal ederler.

Bu, zemini bir biçimde Tevrat'a dayanan, paraya dayanan BOP'un yoludur. Mısır, Hz. Musa'nın ve Tevrat'ın doğduğu “kutsal topraklardır”!

Tarihte, İran ile savaşa sokulan ABD'ci bir Saddam Hüseyin vardı. Yıllar geçti, devir değişti, ABD Irak'a girdi ve diktatör Saddam'ı astı, yarın da İran'a silahlı yada silahsız girecektir..! Bugün, Mısır'ın kaderi de bu yolda yürümektedir.

Sistem: Kimi zaman Afganistan ve Irak'ta olduğu gibi bilfiil işgal etmektedir; kimi zaman günümüzdeki Suudi Arabistan'ın Yemen'i işgalindeki gibi kendisi değil kukla devletler kanalıyla bilfiil işgal ettirmektedir; kimi zaman Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan...'daki gibi sivil ve demokratik görünümlü organizasyonlarla yönetimleri devirmektedir kendi adamını getirmektedir; kimi zaman da parasal gücüyle, kontrolünü ele almak istediği ülkedeki basın-yayını kontrolüne alarak iktidara gelmesini istediği kişileri, topluma “kendi oyuyla iktidarını kendisi seçiyor” havası katarak, iktidara getirmektedir (bu sonuncusuna bir örnek vermeyi gereksiz gördüm).

Hepsinin yolu ABD'ye çıkmaktadır. Örtülü operasyonlar ve işgaller tarihi Afganistan'dan öncesine dayanmaktadır, Mısır'dan da sonrasına uzanmaktadır, uzanacaktır. Domino etkisi denilen bir durum şu an için söz konusu değildir. Domino gibi sıra sıra dizilmiş Amerikan operasyonları vardır, bunlar ardı ardına ateşlenmektedir.

TEVFiK BiR / 31.Ocak.2011

 

Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.