2 Mart 2014 Pazar

Kutuların Sessizliği


Kutuların Sessizliği

Halk-vatandaş kendi kendisini yönetirse cumhuriyet olurmuş. Cumhuriyeti arıyorum, halkı arıyorum...

Vatandaşın kutusu var mı?
Vatandaşın banyo keseleri içine saklanmış para desteleri var mı?
Vatandaşın özel görüşmeler yapmak için “gizli”, görüştüğü tek kişiye özel telefon hattı var mı?
Vatandaşın, işadamlarının milyonlarca dolarlık-euroluk para akıttığı vakıfları var mı?
Vatandaş banka hesabında değil “kolunda” 700.000 TL taşıyabilir mi, halkın kol saati kaç paralık?
Vatandaşın kalan üç-beş kuruş parası yani “bir milyonu” var mı?
Vatandaşın eritmesi gereken 30 milyon eurosu var mı babacığım?
Vatandaşın kağıt kırpma makinası var mı?
Vatandaşın lüks villaları, milyonluk konutları var mı?
Vatandaşın televizyon kanallarındaki programları beğenmediğinde kapattırma hakkı var mı?
Vatandaş üzüldüğünde, kendisinden “çok özür dilerim efendim sizi üzdüğüm için çok özür dilerim mahcubum” diyen yalakası var mı?
Vatandaşın milyarlarca dolarlık kara para transferi yapma hakkı var mı?
Vatandaş tutuklanırsa onu kurtarmak için seferber olacak güçlü kişilerle tanışıklığı var mı?


Allahıma bin şükür, vatandaş, millet böyle değil.
Kutusunda ayakkabısı var, onu da silmek için alacağı süngerin ucuzunu bulmaya çalışan vatandaşım.
Emeğiyle, teriyle kazanır gelir evine, temizlenmek için banyoda kullandığı kesesi, lifi var.
Vatandaşın telefonu var, öğrenciyse bakiyesinin kalmamasına yanar, faturalı hattı varsa verdiği vergilere her ay söver, mecburen o faturayı öder.
Vatandaş vakıf-dernek de bilir. Kan verdiği Kızılay'ı, kurban derisi verdiği THK'yı bilir.
Vatandaşın banka hesabı var, ama hesabı “kredi geri ödemesi” için var, KMH hesabı ekside, kredi taksitleri ödenmeye çalışılıyor, kredi kartı harcamaları asgari yada biraz fazlasıyla idare edilmeye çalışılıyor.
Vatandaşın eritmesi gereken parası değil, borcu var.
Vatandaş arta kalan parasını sıfırlamak için ev almıyor, ailesiyle güvenle yaşamak için, kiradan kiraya zırt pırt taşınmamak ev alıyor. Onu da konut kredisi çekip alıyor, konut kredisi çekmiyorsa da emeğiyle yıllarca biriktiriyor parasını, vergisini kuruşu kuruşuna ödeyerek.
Vatandaşın beğenmediği kanalı kapattırma hakkı yok ama elinde kumandası var, kızarsa da basıyor kırmızı tuşa.
Vatandaş üzüldüyse, onu teselli eden gerçek dostları var.
Vatandaşın milyarlarca dolar eft yapacak parası, var desem inanır mısınız?
Vatandaş tutuklanırsa, artık şansına, hakim ne zamana duruşma günü verirse, aylarca yıllarca içeride kalma hatta unutulma ve sonra pardon denilme hakkı da var.


Demek ki, halkı halk yönetmiyor, bugün cumhuriyet yok, oligarşik bir yapı var, istediğini istediği gibi yapabilen, dokunulamaz ve yargılanamaz bir zümre yönetimi var.
Bülent Arınç'tan duymuştuk, bugün SİSTEM'e karşı söyleyince cuk oturuyor “şeyini şey ettiğimin şeyi”. Şey, belgisiz zamir. Artık kim nasıl anlam verirse. Çünkü onca tape ve ses kaydından sonra, iktidar yerinde duruyor ve yargı-Anayasa Mahkemesi hiçbir şey yapmıyorsa, sözcüklerin de pek bir anlamı kalmadı.
Ve demişlerdi, “Allah verdikçe veriyor” diye. Allah değil ama ŞEYTAN VERDİKÇE VERMİŞ SİZLERE.
Dünya, Karun'u gördü, hazinelerinin anahtarlarını güçlü bir topluluk bile zor taşırdı, azgınlık ve bozgunculuk etti, kendisinden ve hazinesinden eser kalmadı, bir tek ibret olsun diye Kur'an'da ismi anıldı, tıpkı Firavun ve Hâmân gibi...

Sanatçı Yunus Özyavuz'dan mısralarla bitirelim:
Görüldü kirlilerin arif eteğine yüz sürdüğü
Görüldü yıkılacak duvarların örüldüğü
Duvarların hiç yıkılmayacakmış gibi örüldüğü
Bu kaçıncı yıkık duvar, onların altında gömüldüğü.”

TEVFiK BiR / 02 Mart 2014

Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.