Dine Saygı ve İfade Özgürlüğü Üzerine
Dusunce ve ifade ozgurlugune, kimi yasal sinirlamalar getirilmistir. Bu yasal sinirlamalar yalnizca Turkiye’de soz kunusu olan bir sey degildir. Demokratiklik acisindan en gelismis ulkelerde bile dusunce (bazen) ve ifade ozgurlugune mutlaka sinirlamalar getirilmistir. Esas itibariyle dusunce ozgurlugune kimi kosullarda sinirlamalar getirilmis ise de bu, kisinin dusunduklerini sinirlama anlaminda olmadigi aciktir. İfade oncesinde yer alan ve kisinin dusuncesini ifade etmeden once hazirladigi, temelini attigi dusunceleri kapsar. Yoksa kimse, bir baskasinin aklindan neler gectigini asla bilemez. (Dusunce ozgurlugune getirilen yasal sinirlamalar 2001 Anayasa degisiklikleriyle kaldirilmistir.)
Ifade ozgurlugune getirilen sinirlamalar ise yerini sirasiyla Anayasa’da, Uluslararası Antlasmalarda ve yasalarda bulur (Kanun Hukmunde Kararnamelerle, Tuzukler, Yonetmeliklerle, Genelge ve Ozelgelerle, Temel Hak ve Ozgurlukler sinirlanamaz).
Verdigim bu ozet bilgiler isiginda, basta Danimarka olmak uzere bir dizi Avrupa ulkesinde yayinlanan Hz. Muhammed karikaturlerine bakalim. Karikaturde Hz. Muhammed ile ilgili bir dizi resim vardi. Bunlardan birinde Hz. Muhammed’in kafasinda bir sarik var ve o da gercekte bir bomba olarak cizilmis yani sarik sekline sokulmus bir bomba. Yani Hz. Muhammed dunyaya savas getirdi, Hz. Muhammed bir canli bombaydi, gibi bir yoruma mahal verecek resimdi. Bir baska resimde Hz. Muhammed, 7-B sinifinda tahtada bir seyler yaziyor. Ancak bu Hz. Muhammed, bir peygamber resminden daha cok, sinifta tahtada bir seyler yazan ve biraz da salakca bir goruntuye sahip bir kisi olarak tasvir edilmis…
Karikaturde yer alan resimlerin her biri birbirinden dehset goruntulere sahip. Iste burada devreye hukuk giriyor. Cunku hukuk ve de jure kanunlar, ifade ozgurlugu ile ilgili bazi kisitlamalar getirmisitir.
Bu olay Turkiye’de vuku bulsaydi ne olurdu? 1982 Anayasasi madde 10 “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi dusunce, felsefi inanc, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayirim gozetilmeksizin kanun onunde esittir.” Bu madde de, tüm yurttaslar denmemekte, “herkes” kelimesi kullanilmaktadir. “Herkes”ten kasit, TC vatandasi olan ve olmayan, isterse burada ikamet etsin isterse gezgin olarak gelsin fark etmez; demektir. Yani bu ulkede bulunan herkes dinen yada mezheben birbirinden farkli degildir, denmektedir. Yani bu ulkede devlet; tum dinlere ve bu dine sahip insanlara esit davranacaktir. Toplumsal acidan da boyle bir yapi soz konusudur. Madde 24 “ Herkes vicdan, dini inanc ve kanaat hurriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ay,n ve torenlere katilmaya, dini inanc ve kanaatlerini aciklamaya zorlanamaz; dini inanc ve kanaatlerinden dolayi kinanamaz ve suclanamaz…” Madde 26 “Herkes, dusunce ve kanaatlerini soz, yazi, resim veya baska yollarla tek basina veya toplu olarak aciklama ve yayma hakkina sahiptir… Bu hurriyetlerin kullanilmasi, milli guvenlik, kamu duzeni, kamu guvenligi, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ulkesi vce milleti ile bolunmez butunlugunun korunmasi, suclarin onlenmesi… amaclariyla sinirlanabilir.”
Bunlar anayasal sinirlar. Anayasaya aykirilik suc degildir. Mueyyidesi yoktur. Anayasal aykiriliga mueyyide unsuru kazandiracak olan, kanundur. Bu sebeple, anayasal cercevede hazirlanmis kanunlara bakmak gerekli.
Temel olarak da, Turk Ceza Kanunu’na bakabiliriz. TCK madde 125 “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. “ demektedir.
TCK madde 216 “(1)Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” demektedir.
Yani bu karikatur ile bir dinin peygamberi asagilanmis, o dinin kutsal degeriyle alay edilmistir. Daha da agiri bu din ve dini degerler, teror ile ayni seviye olarak gosterilmektedir. Olayda kast unsuru da soz konusudur. Danimarka menseli gazetede bu karikatur kasten basilmistir. Bu karikaturu “ifade ozgurlugu” gibi lanse edip kendi gazete ve dergilerinde yayinlayanlarda bu kaste istirakte bulunmuslardir. Iste Turk Ceza ve Infaz sistemine gore bu olay neticesindeki sucun tanimi ve verilecek cezalar boyledir.
Yani Turkiye’de birileri ciksa ve bu karikaturu yayinlasa, ya da baska biri ciksa baska bir dini oge ve degerler ile bu neviden dalga gecse, hakarette bulunsa, bu tarz bir sucu islemis olacak, ve yukaridaki gibi bir hurriyeti sinirlayici yaptirima (hapis) maruz kalacaktir.
Bu olay ise Danimarka, Fransa, Italya, Ingiltere gibi bizim ulke sinirlarimiz disindaki ulkelerde gerceklesmistir. Madde madde bu ulkelerin ceza kanunlarini bilmiyorum ancak, bu ulkelerin kendi yasalarinda demin saydigim hukumlere benzer (ya da aynisi) sucun konusunun tanimlandigi ve mueyyidenin saptandigini biliyorum. Sonuc olarak bu tarz “Ifade ozgurlugunun; bir dini, bir inanci ve bir gorusu asagilamak icin kullanilamayacagi, bunun ifade ozgurlugu asla olmayacagi” ile ilgili hukumler Avrupa Birligi mevzuatinda ve ayrica da Avrupa Insan Haklari Sozlesmesinde mevcuttur.
Cagdas bir bicimde yapilmasi gerekenler,
1-) Elimizdeki tum hukuki olanaklari tespit etmek,
2-) Tespit ettigimiz hukuki olanaklar dahilinde bu karikaturu yapan sahislari ve karikaturu yayin organlarinda yayinlayan kuruluslari, bulunduklari ulusal mahkemede DAVA etmek,
3-) Ulusal bazda acilacak dava muhakkak bizim lehimize sonuclanacaktir; ancak aleyhimize sonuclandigini varsayarsak, bu ilk derece mahkemesinin verecegi karari olumlu sonuc alana kadar ve tum ic hukuk yollari tikanincaya dek temyiz etmek;
4-) Buradan da olumlu sonuc cikmamasi durumunda, Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’ne bu konuyu goturmek.
Isterse milyonlarca musluman toplanip bu durumu protesto etsin hicbir sey olmaz. Eger Avrupali ve bu karikaturleri kasten Islamiyeti asagilamak icin yayinlayanlar pisman edilmek ve korkutulmak isteniyorsa, bu saydigim hukuki ve adli surec baslatilmalidir.
Ozetle Turk hukuk sistemine, Avrupa Hukuk sistemine ve esasta Hukukun Genel Prensiplerine gore “Ifade ozgurlugu; siddeti ongoremez, ozendiremez; bir dini, bir inanci asagilayamaz. Bu ozgurluk dahilinde sayilamaz”.
TEVFiK BiR / 11.Şubat.2006