25 Ekim 2009 Pazar

2011 Türkiye İç Savaşı


2011 Türkiye İç Savaşı


Google dünyanın en büyük arama motoru.
Şimdi www.google.com.tr adresine girip arama kısmına: 2009 Türkiye, yazın enter'a basmayın. Kendi otomatik olarak olası sonuçları aşağıya sıralar. 
Ne çıktı? 2009 türkiye güzeli, 2009 türkiye eurovision şarkısı.

Şimdi, 2010 türkiye, yazın. Ne çıktı? 2010 türkiye maçları, 2010 türkiye eurovision.

Şimdi, 2011 türkiye, yazın. Ne çıktı? 2011 türkiye iç savaşı.

Şu an yıl kaç? 2009. Ama orada ne yazıyor, "2011 türkiye iç savaşı". Bizim tarihimiz önceden birileri(!) tarafından yazılmış sanki!

Bu aramada bu sonucun çıkması, son derecede tehlikelidir! Ben de 2007 yılında yazıp uyarmıştım "oyuna gelmeyelim, 2011'de Türkiye'de iç savaş çıkarmak istiyorlar, AB'li bürokratlar, eurokratlar bunu "2011" olarak konuşmaya başladı, raporlar, projeler havalarda uçuşuyor" diye.

AKP'lisi, CHP'lisi, MHP'lisi, DP'lisi, SP'lisi, DSP'lisi hangi parti hangi görüşteysek, oturup bir şeyleri düşünmek, bu oyunu gerçekleşmeden bozmak zorundayız.

Çok tehlikeli çok... Ülke kötü yerlere götürülmek isteniyor. Sanırım istedikleri yolda da ilerliyorlar.

TEVFiK BiR / 25.Ekim.2009


24 Ekim 2009 Cumartesi

AB Tarım Politikası Biçti Geçti


AB Tarım Politikası Biçti Geçti

 

Fransa'da, Ispanya'da, Portekiz'de ve AB'nin bircok uye ulkesinde ciftciler, sutculer bir ayi askin suredir "artik yeter!" diyorlar. Cunku ulkelerinin AB'ye girisi (Fransa'yi AB kurucusu olarak farkli degerlendirmek gerek) ile ciftciler toprak tarimindan sebze meyve yetistiriciliginden vazgecirildi. AB Tarim politikasi bunu uygun gordu. AB sutculere ve sut'e ek odemeler yapiyor, destekliyor diye ciftci de tarimindan cikip sute gecti. Gecerken de kimse onlari aydinlatmadi, sektor destekleniyorsa bu isin gelecegi yoktur diye. Binlerce donumluk verimli arazileri bos duruyor, ekseler de urunler para etmiyor. Kuresel sirketler de bu verimli arazileri firsattan istifade ranta cevirip ele geciriyorlar. Kucuk ciftcinin, kuresel sirketler karisisinda yapacak bir seyi yok. AB, Turkiye'deki "insan haklari", "Kurtlerin yoksullugu" gibi konular ustune flas raporlar duzenler, projeler hazirlarken, kuresel sirketler karsisinda yoksullasan, eriyen kendi halkini, ciftcisini gormuyor, AB yine uc maymunu oynuyor.

Mesela Portekiz. Eskiden marketlerinde, manavlarinda yerli uretim meyve ve sebzeler raflari doldururken, bugun kuresel sermayenin uygun gormesiyle Ispanya'dan ve tropik ulkelerden ithal edilen ambalajli, pahali etiketli egzotik meyveler, kiviler var. Yoksul insanlar (cifticiler, koyluler) meyve yiyemezken, sanal kagitlarin havalarda ucustugu borsa zenginleri yada kuresel firmalarin actigi sirketlerin calisanlari etiketlere bile bakmadan alisveris yapiyorlar. Orta sinif yok oldu. Solcu cenahin cok kullandigi tabirle "isci-koylu-ciftci" fakirin de fakiri konumuna erdi(!).

Ilkin, toprak tarimindan sut ureticiligine geciste sutten bir seyler kazaniyorlardi, simdi o politika da iflas etti. Etti ama gercekte Iflas eden ciftci. Ama bu iflasi da kârâ ceviren, kuresel sirket sahipleri, yeni varliklari ele gecirme ve daha da yoksullasan halki daha da ucuza calistirma gayretleri icinde...

Hani ayda, yilda bir defa televizyonlarda bizimle ilgili olmayan bir "dis" haber gorurseniz, ki bu ay tam 2(!) defa yer aldi, ciftcilerin tonlarca sutu tarlalara dokmeleri, eylemler nedeniyle Paris'in yollarinin kapatilmasi, bunun nedenini uzaklarda aramayin. Sorunun temeline bakin AB'yi gorursunuz. Kirin kabugunu icinden ABD cikar.


TEVFiK BiR / 24.Ekim.2009


18 Ekim 2009 Pazar

Erbakan Sarhoş Muydu



Erbakan Sarhoş Muydu?



Ortacag'da Osmanli'ya karsi hacli ordularini toparlamak icin "cennetin anahtari" tabiri kullanilirdi ya seytanin elcisi Hiristiyan papazlar tarafindan, bunun benzerini bu cagda hem de tek gercek din "Islam dini"ne mensup oldugunu soyleyenlenlerde goruyor ve derin bir uzuntuye kapiliyorum. Demek ki seytan insanlari boyle etkiliyor, kulaklarina bunlari fisildiyor.

Necmettin Erbakan Konya'da milli gorusun 40. yili kutlamalarinda : “Yarın ahirette en büyük şahadetnamemiz rozetimiz olacak. Rozetimizi göstereceğiz, cennete gireceğiz inşallah” dedi!

Hadi biraz safca dusunelim ve diyelim ki: Ahirette soruldugunda dunyadaki en buyuk hizmetin nedir diye, Erbakan'da "ben ulkeme ve dinime kurdugum partiyle hizmet ettim, Islam icin" diyecek farz edelim ve ilk cumlesi bu anlama gelir diyelim (ki oyle olmadigi da belli).

Peki, "rozetimizi gosterip cennete girecegiz" ne demek? "Mahkeme kararli, tescilli" dolandiriciligi / yolsuzlugu yap, sonra da filmlerde "ozel ajanlarin" FBI kimligi gosterip her yere girdigi gibi, rozet gosterip cennete gir. Hz. Muhammed (son peygamber) bile cenneti oyle icinden geldigi gibi dagitamadigina (mujdeleyemedigine), buna O'nun bile yetkisi olmadigina gore, Erbakan parti rozeti ile bu "ilahi gucu" kendinde nasil buluyor?

Fethullah Gulen'de ruyasinda gorup diyordu ya kitabinda mealen "Cennetin kapisindaydim, diger tarafta da peygamberimiz vardi. Insanlar akin akin cennete giriyorlardi. Vallahi iclerinden pekcogu bizim yolumuzda ilerleyenlerdi."

Sarhoslugun veren her sey haramdir. Bunu mutlaka "icki" olarak anlamamak, genis bakmak gerekir. Eger bir kisiye "para" ya da "makam" sarhosluk veriyorsa o da haramdir.

Iste burada din bezirganligi yapan sozum ona Islamcilarin (ki bunlar ulkemizde milyonlarca kisi tarafindan yuksek itibar gorur) sarhosluk hallerinin en guzel orneklerini gorduk.

Allah, bizleri sarhosluktan sakinan kullarindan eylesin.



TEVFiK BiR / 18.Ekim.2009


13 Ekim 2009 Salı

Şeker Fabrikaları Niçin Kuruldu


Şeker Fabrikaları Niçin Kuruldu?


Yirminci yuzyilin ilk ceyregi. Bizim cografyamiz basta olmak uzere, pekcok kitada ve bolgede cetin savaslar mevcut. Ama ozgurlugune duskun ve necip millet, Ulusal Kurtulus Savasi ile 1923'te Ataturk'un onderliginde yeni ulke Turkiye'yi kuruyor. Ve Ataturk'un emriyle yurdun farkli farkli bolgelerine seker fabrikalari kuruluyor. Ama bunca sey varken neden "seker fabrikalari" kuruluyor. Agzimiz tatli olsun diye mi? Bunun onemi nedir?

O donemlerde seker, Osmanli Turkiye'sine yurtdisindan gelirdi.

Savas ve isgal donemlerinde basta tuketimin en yuksek oldugu Istanbul olmak uzere pek cok sehre seker ithal edilememis. Halk yaklasik 1,5-2 yil seker bulamamis, kullanamamis. Tabi insanlarimiz sekerden once kullandigi eski yontemleri de unutmus. Sute ve hatta caya bal katmak, pekmez katmak gibi...

Vucut sekerden mahrum kalir ise "uyuz" hastaligi gorulur. Iste o sekersiz isgal yillarinda yalnizca Istanbul'da sekersizlik nedeniyle uyuz salgini yuzunden binlerce insanimiz yasamini yitiriyor. Ve tabi diger sehirlerde de yuzlerce ve hatta bazen binlere varan rakamlarla oluler..

Bundan cikarilan dersle, Turkiye'nin her doneme her kosula hazirlikli olmasi, savas zamani dahi ayaklarinin uzerinde durabilmesi amaciyla seker fabrikalari kurduruluyor.

Belki genclerimize bunlar anlatilmadigi icin tarih ve cografya ders kitaplarinda okuduklarinda, Ataturk'un yurdun farkli farkli bolgelerine cok sayida seker fabrikasi kurdurmasi gereksiz, ilginc ve gulunc gelmektedir ama... Bizim gizlenen bir dahimiz var, O dahiyi kim taniyor?



TEVFiK BiR / 13.Ekim.2009


11 Ekim 2009 Pazar

Devlet Vatandaşına Ne Kadar Sahip Çıkıyor?



Devlet Vatandaşına Ne Kadar Sahip Çıkıyor




2009 sene basindan bu yana tam 650 cocuk kaybolmus(!). 270 gunde 650 cocuk, gunde ortalama 2,5 cocuk kaybomus(!). Kayboldu deniyor ama ufacik cocuklarin multeci olarak avrupaya gidecek halleri olmadigina gore, belli ki kacirilmislar. Kacirilma nedenleri de belli. Organ mafyalari tarafindan “organ kaynagi” olarak, sapiklarin tecavuzlerine “kurban” olarak, dilenci ve kapkac cetelerine eleman kaynagi olarak.

Kayseri'de kacirilan uc yavrudan sonra bu vahim 650 rakamini ogrendik. Ogrenince de acikcasi biraz, biraz degil hatta bayagi sok olduk. Aile sohbetlerinde genelde “Avrupa'da/ Amerika'da gece sokaga cikamazmissin. Halbuki bak bizde gece saat 2'de bile ciksan bir sey olmaz. Ulkemiz Allah'a sukur guvenli” derdik. Meger bizim dusundugumuz gibi, gordugumuz gibi degilmis gercekler. Evlerinin onunden birakin geceyi gunduz vakti her gun 2-3 cocuk kaciriliyormus.

Cocuklarimiz, gelecegimiz. Aile toplumumuzun, milletimizin temeli. Ailenin temel yapi tasi cocuklar. Aile kurumunun olusmasinin en buyuk nedeni cocuklar. 9 ayda kaybolan 650 cocuk! Bu rakamlar bize gostermektedir ki, devlet gelecegine sahip cikmiyor, toplumunu korumuyor.

Halbuki anayasamiz bunun aksinin olmasini gerektigini savunuyor. Nasil mi:
TC Anayasasi Madde 5: “Devletin temel amac ve gorevleri, Turk Milletinin bagimsizligini ve butunlugunu, ulkenin bolunmezligini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kisilerin ve toplumun refah, huzur ve mutlulugunu saglamak...

Madde 17: “Herkes, yasama, maddi ve manevi varligini koruma ve glistirme hakkina sahiptir.”

Madde 19: “Herkes kisi hurriyeti ve guvenligine sahiptir.

Madde 41/2: “Devlet, ailenin huzur ve refahi ile ozellikle ananin ve cocuklarin korunmasi ve ... icin gerekli tedbirleri alir, teskilati kurar.”

Madde 56: “Devlet, herkesin hayatini, beden ve ruh sagligi icinde surdurmesini saglamak... duzenler”.

Bunlar her Turk vatandasinin en temel anayasal haklaridir. Tabi bu anayasal haklarimiz kanunlarla detaylandirilarak korunmaktadir. Mesela can guvenligimiz polis ve jandarmaya emanet edilmistir. Suc orgutlerini yakalamak ve adli makamlara teslim etmek gorevleridir. Bakin su Allah'in isine ki ulkemizde her gun ortalama 2,5 cocuk kacirilmaktadir.

Peki sorarim kolluk kuvvetleri, bu organize suc orgutlerini neden minimize, ellerinden geliyorsa tamamen yok etmiyorlar. Kolluk kuvvetlerine mafya ile etkin mucadele edebilmesi icin ici bosaltilmadan onceki haliyle yeni bir 4422 sayili yasa gerekiyor. TBMM bu hukuki ve yasal gucu, dayanagi polis/jandarma dedigimiz kolluk kuvvetlerine verir ve icerisinde genelde ust duzey burokrat, politikaci, isadami olan mafyoz orgutlenmeler ile mucadele konusunda ciddi destek verirse inanin 6 ay icinde cocuklarimiz huzurla sokakta oynuyor olur. Aksi, kisinin ve toplumun devlete olan guvenini ciddi bicimde sarsar.

Bu nedenlerledir ki hukumeti ve TBMM'yi bu “mafyalar” konusuna el atmaya, anayasal ve yasal yukumluluklerini yerine getirmeye ve getirtmeye cagiriyoruz.


TEVFiK BiR / 11.Ekim.2009


Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.