SUÇ VE CEZA
Vahim, cok vahim. Turkiye, artik suan herkesin cekinmeden “siparis usulu” olarak niteledigi AKP Anayasasini tartismiyor. Tartisiyor diyecegimi zannettiniz degil mi? Oyle olmasi gerekirdi ama tartismiyor. AKP nerede ne sekilde hazirladi tam olarak bilemiyoruz, evet gercekten de bir anayasa taslagi hazirlandi ama kamuoyu bunun detaylarini bilmiyor, icerigini, maddelerine, dokusunu bilmiyor. Bilmiyor demek de yanlis bilemiyor demek gerek, cunku AKP tarafindan gizleniyor.
Tek gundem Malezya. Icimiz disimiz oldu Malezya. Bu nasil bir ulkeymis ki onumuze tablo gibi kondu, her programda oturup onu seyrediyoruz. Bir zamanlar Turkiye’nin emperyalizme karsi verdigi Ulusal Kurtulus Savasi ve onun onderi Ataturk diger ulkelere model olurken, simdi baska ulkeler bize model oluyor (guya). Hicbir siyasetci de cikip yeter artik kapatin bu sacma meseleyi demiyor. Cunku siyaset yozlasmis, siyasetci yozlasmis, genel baskan yozlasmis.
Buyuk partilerin (oy orani itibariyle) ve dolayisiyla onlarin ust yonetimi (AKP disinda) 22.Temmuz seciminde yenilgi aldilar. Hatta bundan onceki 03.Kasim’da da buyuk yenilgi aldilar. Genel baskanlar istifa ediyorlardi, edeceklerdi, etmediler. Neden? Cunku Turkiye yenilenlerin, basarisizlarin yonetimine tabi olmali, disaridan istenilen bu. Ayrica, genel baskanin da istifasi tek basina anlam tasimaz. Onun en bas kurmaylarinin da istifa etmesi gerekir. Halk guvenmemis ve inanmamis ki oy vermemis. Halkin tercihine saygi duy, partinin adini kucultmeden gorevinden ayril, yenileri denesin. Ama olmuyor. Nedenini cok degerli bir eski bakanimiz cok iyi acikliyor “Aslinda en buyuk tehdit, yozlasmis siyaset ve partilere birileri tarafindan oturtulan siyasetcilerdir”.
Simdi bazi partilerde sallanti var. Ama yerine onerilen kisilerden biri hakkinda da masonik guclerin etkisinde oldugu kanisi var. Boyle bir kanaat var. Siyaset oyle kirlenmis ve kusatilmis ki, simdiki genel baskan gitse bile yerine gelecek kisi ne ulkeyi duzeltebilir, ne de bu kuresel gucun Turkiye uzerindeki tahakkumunu kirabilir. Cunku o da ayni partinin yoz yapisi icinden geliyor. Cunku onceki ile sonrakinin iliskileri ayni yerde dugumleniyor.
Iste tek basina iktidar olamamis, koalisyon ortagi olsa da ya uniterlik adina ya durustluk adina ya da laiklik adina tavizler vermis partilerin temizligi en bastan olur. Hem bu sucu isleyeceksin, hem sonraki secimleri kaybedip Turkiye’nin basina AKP’yi birakacaksin hem de cezani cekmeyeceksin. Suc var (vicdani ve siyasi) ama cezasi yok.
Boyle bir sey, parti yapisini daha da yozlastirir, guvenleri bitirir, bu partileri sarsar, ve nihayetinde gun gelir partiyi de bitirir. Bunun psikolojik yansimasi, her iktidar partisi mutlaka bir konuda bir seylere (gerek mali gerek adli konularda) af getirmistir. Sucun karsiliginda cezayi kaldirmistir. Boylelikle, oncelikle toplum tabaninda ve zihinlerde “her zaman mutlaka her sucun cezasini cekmek gerekmez” mantigi yerlestirilmistir (bir kere vergi kacirmaktan bir sey olmaz gibi); sonra da kaybeden partilerin yonetimi bu zihniyetten istifade ederek guclu tepkiler almamislardir (bir kere secim kaybetmekten bir sey olmaz). Ama partilerin yenilgileri zincirleme bir bicimde birbirlerini takip etmislerdir.
Halk yozlasmamis ve hangi goruse sahip olursa olsun ABD’nin kontrolunde olmayan genel baskanlar, kadrolar ve Ataturk’un izinde gidecek partiler istiyor. Suan yuksek oy alip da bunu saglayabilen bir parti gorunmuyor. Gorunse en basta bahsettigim gibi anayasa konusunda ulkeyi ayaga kaldirirdi. Referandum konusunda hazirliklarini tamamlar, referanduma Hayir’in toplumsal zeminini hazirlardi. Gorunmemenin nedeni, ne oy veren kitle ne de parti tabani. Nedeni, kaybederek Turkiye’ye kaybettiren genel baskanlar. Partilerin icinden pirlanta gibi adamlar genel baskanlik gorevine (koltugu ya da tahti degil, gorevi) cikarilip ekip kurmalari saglanmalidir. Boyle olmalidir ki bizler de ABD’den, tarikatlardan ve Mason Bilderbergcilerden kurtulup, ozledigimiz ve aradigimiz temiz ve durust siyasete daha onemlisi guclu Turkiye’ye kavusalim.
TEVFiK BiR / 14.Ekim.2007