Müttefik Bölücüler
Tesadüfler ülkesi Türkiye'de olup bitenler bir Marslı'yı bile hayrete düşürecek cinsten ilerliyor. Ancak olaylara bu ülkeden bakanlar her şeyi gayet normal görüyor ya, bu da işin ilginç tarafı. Peki neler oluyor Türkiye'de?
İran'da, Irak'ta, Gürcistan'da, Afganistan'da, Kırgızistan'da, Pakistan'da bugün oyunlar oynanıyor, geçmişte SSCB'de ve Yugoslavya'da oynandı, operasyonlar seri halde devam ediyor, bunu herkes kabul ediyor da; bu ülkelerin komşusu, bu coğrafyaların komşusu Türkiye'de nedense hiçbir zaman hiçbir oyun oynanmıyor, bu iddialar hep “komplo teorisi” olarak niteleniyor, hayret!
Bugün körler, millete aydınlık ve karanlığın farkını anlatmaya, göstermeye çalışıyor. Mümkün mü?
* * *
Ergenekon ve diğer isimlerle yürütülen operasyonlar ve yargılamalar var. Savcılık iddianamesine göre, bir kısım subay, asker toplanıp hükümete darbe yapacakmış. Olabilir. Olmayabilir de. Bilemiyoruz. Yargılama sonucunu bekliyoruz.
Ancak hükümete ve bundan da öte devlete karşı darbe girişiminde bulunacak, silahlı saldırılarda bulunacak, bulunan bir yapı bugün çok güçlü bir varlığa ulaştı, ekonomik alanda holdingleşti, siyasi alanda söz sahibi oldu, yönetsel alanda görece bölgesel hakimiyet kurdu!
Evet, BDP ve onun bağlantılı legal ve illegal örgütlenmeleri ve elbette terör örgütü PKK; bırakın hükümeti, üçyüz beşyüz kişiyi, 70 milyona, bir ülkeye darbe yapıyor. TBMM'de vekil olduğunu söyleyenler arkalarına, adeta bir düzensiz ordu gibi faaliyet gösteren terör örgütü PKK'yı alıyorlar, bunu ifade etmekten çekinmiyorlar.
Silahlı güç olarak PKK'ları, vekillerinin ve siyasi çalışmaların merkezi BDP'leri, ekonomik alanda holdingleri/patronları, kaçakçılıkta kazandıkları milyarlarca dolarları/paraları, enformasyon ve bilgi faaliyetlerini yürüttükleri haber ajansları, basın-yayın kuruluşları var. Sözde bayrakları, federasyon ilanları var. Bölgede pek çok kişinin evinde, işyerinde sözde terör örgütü bayrakları asılı. Okullarda Türk bayrakları yok.
Yani silah var, siyasi ve idari güç var, para var, enformasyon ve dezenformasyon operasyonlarını yürütecekleri kuruluşlar var, cesaret ve cüret var, manevi birliktelik var, yerel destek var, dış destek var; buna hukuk nezdinde karşı koyması gereken, bu yapıyı gücüyle yıkması gereken Devlet yok!
* * *
Polis ve jandarma bölgede, genel asayiş kapsamındaki sokak gösterilerine müdahale dışında başka bir müdahalede bulunamıyor. Asker dağda cımbızla terörist avlıyor. Terörle mücadele askere teslim. Devletin kanunları bölgede işletilemiyor. Bölgede yapı, bugün hükümet ve elbet devlet tarafından kabullenilmiş durumda. Bugün buna “he” diyen yarın acaba nelere “he, he” diyecek, belli değil.
Türkiye'nin milli güvenliği başka ülkelerde aranıyor. Devletin milli güvenliği başka ülkelerle ve teröristlerle müzakere ediliyor. Devlet-i Ali, bir gün Amerika Birleşik Devletleriyle öbür gün Kuzey Irak Kürdistan Özerk Bölgesel Yönetimiyle görüşüyor, bir ayağı da İmralı'da “mekik dokuyor”. Verin PKK'yı deniyor da acaba karşılığında “neye” alın deniyor. Bu Devlet-i Ali, dün Habur'da tövbe etmeyen sözde pişmanları karşılıyordu, “barış” dağıtıyordu. Bugün, bu çizgiden bir adım uzaklaşmadığı görülüyor.
ABD, Irak işgalinden önce İngiltere'yi Irak'ta savaşa sokabilmek için, İngiltere'ye IRA terörünü bitirme teklifini sunmuştu. Birleşik Krallık'ta IRA terörü bitti, karşılığında İngiltere Irak'ta müttefik güç olarak savaşa girdi. Çünkü ABD biliyor ki, bugüne kadar tek başına yürüttüğü hiçbir savaşı kazanmadı, kendisine müttefik gerekiyor.
Peki, ABD'nin PKK'yı bitirmesi karşılığında Türkiye ne verecek? Olası İran-Sistem (ABD, İsrail...) savaşında, Sistem yanında bir güç olarak mı yer alacak yoksa, Türkiye içinde bir Kürdistan'ın (federe) kurulmasına mı cevaz verilecek?! Geleceği artık sis perdesi ardından görmüyoruz, sis dağıldı, her şey açık ve seçik yürüyor, görüyoruz. Başkanlık sistemi de yeniden tartışmaya açıldığına göre, geleceği okumak bugün pek de mucize değil.
* * *
Anlaşılan yakın bir zamanda Kenan Evren'in uykuları kaçmayacak! (Kenan Evren Mart.2007'de, Türkiye'nin 8 eyalete (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon) bölünmesi gerektiğini söylüyor, “Aslında bu düşüncem yeni değil. Daha 1980'li yılların başında bunları düşündüm. Çünkü Ankara'dan 81 ile hakim olmak zor. Uykularım kaçıyordu.” diyor ve ekliyordu “Mutlaka gelecek diyorum. Belki 10 yıl, belki 30, belki 50 yıl. Ben 90 yaşındayım. Belki ben görmeyeceğim. Ama Türkiye bir gün mutlaka bu adımları atacak. Yoksa huzur bulmamız mümkün değil.”)
Türkiye hâlâ bölünmediği için uykuları kaçan acaba yalnızca Kenan Evren mi? Her dönemde pek çok yerde onun gibi uykusu kaçanların olduğunu biliyoruz. Derdimiz ise, buna karşı milletin gözünü açmak.
* * *
Türkiye'de artık erkekler bile siyaset konuşmaktan, ülkede olan biteni, “gidişi” konuşmaktan sıkılıyor, toplum duyarsızlaştı, ilgisizleşti. Futbol bugün, “Türkiye'nin gidişinden” daha fazla gündem yaratıyor. Vatan-Millet, maçlarda slogan atarak, Türk bayrağı sallayarak, maçın başında İstiklal Marşı okuyarak kurtarılıyor artık. Maçlarda istiklal yani bağımsızlık marşı okunuyor da, ortada bağımsızlık ne derece kaldı, o sorgulanmıyor (doğu ve güneydoğunun büyük bir bölümünde artık istiklal marşı da okunamıyor).
Bağımsızsa bir ülke, kendi içindeki terör örgütünü yok etmek için neden ABD ile görüşür? Yaşar Büyükanıt “PKK'yı ABD'nin desteklediği yada yönettiğine dair ben Genelkurmay Başkanı iken bir bilgi yoktu.” iddiasına karşın! Ne büyük yalan! Madem futbol bu gelişmelerden daha önemli, o zaman ülkede olanı biteni insanlara futbol ile anlatmak gerekiyor.
Bizim “Kuzey Irak” diye yumuşattığımız, asıl adı “Kürdistan Özerk Bölgesi” olan bölgenin örtülü temsilcisi bir İsveç futbol takımı var. Adı, Dal Kurd FF
Türkiye sınırları içinde ve Irak'taki Kürdistan'da büyük taraftar kitlesine sahip. Komşumuz Kürdistan Özerk Bölgesel Yönetimi(!), bir cazibe merkezi olma yolunda büyük adımlarla ve hızla yürüyor, yakında bu bölge de futbol takımı kuracak! Belki kulüp başkanı da “Kak Barzani” olur!
Peki yarın bir gün; dünyası futbol olan, ülkenin sorunlarıyla ilgilenmeyen toplumun bu “aymaz” erkeklerinin tuttuğu takım, uluslararası bir karşılaşmada DalKurd FF ile maç yaparsa, içleri hiç sızlamayacak mı? Sızlamadı diyelim. O zaman bu gidişle herhalde en fazla 10 yıl içinde kurulacak Amed FC ile yada Barzani FC ile tuttukları takım yada Türkiye - Türkiye Kürdistanı maç yaparsa!
“Yankee Go Home” diyenler, “İdi Damoy” diyenler bugün uzun kayıp! Herkes, döneminde kendisine verilen görevi yapıyor, rolü oynuyor, küresel projeler tıkır tıkır yürüyor.
Aşağıdaki dörtlüğü idrak edebilen, Türkiye ve gerçek demokrasi-gerçek hukuk devleti sevdasıyla hareket eden ve sorumlu bireylerden müteşekkil duyarlı bir topluma ulaşmak umuduyla:
“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın.
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”
TEVFiK BiR / 07.Ekim.2010
Yayınlandı: www.yenicaggazetesi.com.tr