Dolar
Bir Yatırım Değil Soygun Aracıdır
Türkiye'deki
bankalarda bireysel dolar hesaplarında 100
Milyar USD'ı (Amerikan
Doları) aşkın para var. Bir de tabi yastık altı olarak tabir
edilen, vatandaşın bankalara yatırmadığı evinde sakladığı
dolarları var.
Doları
yatırım aracı olarak görme, geçmişten gelen bir alışkanlık.
Döviz yasağının kalktığı ve devalüasyonların birbirini
izlediği '80 sonrası dönemin alışkanlığı. Dolar o dönem
adeta enflasyona karşı bir kalkan konumundaydı. Peki bugün dolar
almak doğru bir tercih midir yoksa yanlış bir tercih mi? Dolar bir
yatırım aracı mıdır yoksa batırım aracı mı, gelin bu sorunun
yanıtını birlikte arayalım.
* * *
100
milyar dolara sahiplik yapan döviz hesaplarının büyük çoğunluğu
2001 yılında, o tarihte yaşanan devalüasyon sonrasında
açılmıştı. Yani vatandaşın 100 milyar dolarının büyük
kısmı son devalüasyondan sonra alınmış dolarlardır (2001
yılının ikinci yarısında), müşterilerin hesaplarında bu para
yaklaşık 10 yıldır atıl vaziyette durmaktadır.
Aradan
geçen dokuz on yılda doların durumu ne olmuştur, yatırımcısına
ne kazandırmıştır buna bakalım. Düz hesap olsun, hesap
başlangıç tarihini Ocak.2002 olarak alalım.
Ocak.2002 tarihinde 1 USD = 1.40 TL 'dir.
Temmuz.2011 tarihinde 1 USD = 1.70 TL 'dir.
Yani geçen 9 yılda dolardaki artış %21 olmuştur.
Ocak.2002 tarihinde İMKB100 endeksi 15.000 puan düzeyindedir.
Temmuz.2011 tarihinde İMKB100 endeksi 60.000 puan düzeyindedir.
Yani geçen 9 yılda borsadaki ortalama artış % 400 olmuştur.
İMKB100
ortalaması değil de, hisse bazında (banka hisseleri, enerji
hisseleri, gıda hisseleri yada ASELS) bakarsak, 2002-2011 arasındaki
fark 10 katı (%1000'i)
aşmaktadır (temettüler dışında).
Ocak.2002-Temmuz.2011 arasında bankaya TL mevduat hesabına yatırılan bir para bile %100'dan daha fazla mevduat faizi almıştır.
* * *
Sonuç
kendisini göstermektedir. Vatandaşların banka hesaplarında duran
100 Milyar Doları aşkın para geçen 10 yılda enflasyon karşısında
şiddetli biçimde erimiş, kendisini enflasyona karşı ancak %20
düzeyinde koruyabilmiştir, buna korumak denirse.
Aynı
dönemde parasını bankaya yatıran kişi, yaklaşık olarak
enflasyon oranında mevduat faizi kazanmışken, parasını borsadaki
sıradan bir şirkete yatıran kişi ortalama olarak parasını 4'e
katlamış, borsadaki güçlü bir şirkete yatıran kişi ise
parasını yaklaşık olarak 10'a katlamıştır.
Hesaplarda yatan her bir dolar, ABD'nin karşılıklsız olarak bastığı paraya katılan değerdir. ABD, 100 Dolarlık (USD) banknotu basmak için maliyet açısından yalnızca 3-5 cent harcamakta ancak bunu 100 dolar olarak satmaktadır. Karşılığı olmayan bu parayı Türkler satın almaktadır.
Türkler, birikimlerini (tasarruflarını) kendi milli parası olan Türk Lirası ile yapmamakta, ABD'nin bastığı bu paraları alarak, sanki ikinci milli paralarıymış gibi (dolarizasyon), ABD'ye 100 milyar dolarlık satın alım gücü vermektedir. Bu süreçte dövizde duran Türklerin parası enflasyon karşısında erimekte, ABD ise Türkler sayesinde havadan 100 milyar USD kazanmaktadır.
ABD,
yalnızca matbaalarını çalıştırmakta, bu parayı basmaktadır.
Dünyadaki ülkelerin bu parayı tutması, ABD'nin bastığı paraya
karşılık bulmasını sağlamıştır. Aksi halde ABD dolar
basamaz, basarsa da bu ABD'de enflasyonist etki yaratırdı. Ancak
bugün dilediği gibi dolar basabilmektedir. Çünkü parası
herhangi bir ticari ilişkiye maruz kalmadan dış ülke
toplumlarınca tutulabilmektedir. Bu para, aslında karşılıksızdır,
çünkü Türklerin milli parası değildir. ABD, her bir dolar
karşılığında değerince altın bulundurma (dolar karşılığı
altın) uygulamasını da onlarca yıl önce bırakmıştır.
Bu
elbet, küresel alanda ve dolarla ticaret yapan şirketlerin dolar
tutmaması gerektiği anlamına gelmemektedir. Biz, bireylerin,
toplumdaki sade vatandaşların dolar bulundurmasını
eleştirmekteyiz.
Dünyada
toplam 230 civarı devlet mevcuttur. Türkiye'de bireylerin
bankalarda toplam 100 milyar doları var dedik. Dünyadaki bu 230
ülkeden yalnızca 100 tanesinin toplumu, bankalarında Türkiye
toplumu kadar dolar tutsa, bunun toplamı 10 Trilyon USD ediyor.
100
Milyar Doların Gücü
ABD,
2008 yılında yaşadığı krizi aşmak için toplamda iki defa 750
Milyar Dolarlık kurtarma paketi açıkladı, bir üçüncüsünü
hayata geçirmek konusunda ise çok temkinli duruyor, endişeli.
Bugün
ABD'de, borçlanma tavanının 1 trilyon dolar daha artırılması ve
ABD'nin temerrütten kurtarılması için ABD Başkanı Obama, Kongre
yetkilileri ve Temsilciler Meclisi yoğun tartışma ve görüşme
içinde.
22.Temmuz.2011
tarihi itibariyle İMKB'nin %62'lik payı yabancı yatırımcının
elinde ve bunun parasal değeri 57 Milyar Dolardır.
Sanırım
bu verilerle dünya geneli 10 Trilyon Doların yada yalnızca
Türkiye'deki 100 Milyar Doların önemi anlaşılabilmiştir. Bu
paranın yalnızca yarısıyla, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
(İMKB) %100 Türkleştirilebilir. 100 Milyar Dolar aslında bu kadar
büyük ve güçlü bir paradır.
Dolar
tutmak, hem ABD'nin gücüne güç katmaktır, ABD'ye karşılıksız
verilmiş para gibidir hem de yatırımcısına zarar ettiren bir
yatırım enstrümanıdır.
Kıssadan Hisse: Birikimlerinizi ister TL mevduat hesaplarında, ister bankaların sunduğu çeşitli A tipi ve B tipi fonlarda, isterseniz İMKB'de değerlerlendirin, isterseniz bir miktar da altın alın, yatırım yapın ancak paranızı dövize yatırım yapmayın! Çünkü döviz, uzun vadede para kaybettiren bir paradır; stratejik açıdan da ABD'nin ekmeğine yağ sürerken Türkiye'ye çelme takan konumdadır..!
TEVFiK
BiR / 26.Temmuz.2011