Felaket
İyi Şeyler Olacak
Türkiye'de
felaket, acayip, süper, çok “iyi şeyler” oldu, oluyor ve de
olacak(!) Türkiye demokratikleşiyor, ileri demokrasiye eriyoruz(!)
Basın
özgürlüğü, yakında “ileri basın özgürlüğü” yada “üst
düzey basın özgürlüğü” olacak(!)
Yayın
özgürlüğü kavramının yerine “maşallah yayın özgürlüğü”
kavramı gelebilir, Allah bu özgürlüğü nazarlardan saklasın!
O
kadar ileri düzeydeyiz ki bu hızla yakında havalanıp
uçabiliriz(!) Medyamız uçabilir. O zaman da inşallah medyamıza,
“uçuk medya” diyeceğiz.
Bu
“uçuk”luk, “ileri”nin bir adım ötesi olacak. Mesela, ileri
demokrasinin ötesi uçuk demokrasi olacak! Uçuk demokrasi,
hayallerin ötesindeki demokrasidir.
Basın
yayında şölen havasında ileri demokrasiyi yaşıyoruz(!) Son
yıllarda pek çok yazar, gazeteci çeşitli nedenlerle
ekranlarımızdan, gazetelerimizden yani göz önünden kayboldular,
geriye atıldılar, içeri atıldılar, gözden çıkarıldılar,
susmak zorunda bırakıldılar.
Onlar,
ileri demokrasinin yarattığı yüksek basınç nedeniyle düşme
tehlikesi geçiren “medyanın”, düşmemek adına, “üstündeki
ağırlığı azaltmak” adına aşağı attığı isimlerdi.
Toplumun,
bu aşağı atışların bir kısmından haberi oldu, bir kısmını
duydu ama fark edemedi, bir kısmından ise zerre kadar bile haberi
olmadı.
Bu
yazının konusu, şölen yaşadığımız bu ileri dönemde(!),
aşağı atılan isimlerin bazılarının hatırlatılmasıdır. Bu
yazının bir devamı olacak bir başka yazıda ise, ekranlarda bize
yaşatılan “şölenin” örneklerini, “ileri demokratik
kanallarımızı” ve bunların gerçek yüzünü sunmaya
çalışacağım.
İleri
Demokraside Geriye Atılanlar
Banu
AVAR – Gazeteci, belgesel yapımcısı, yazar: TRT1-TRT2
– Sınırlar Arasında. “Gerçekleri çok fazla anlatması”
nedeniyle, ABD-İsrail-Gürcistan ve İsveç büyükelçiliklerinin
yaptığı baskıyla 2004 yılından beri sürdürdüğü programı
yayından kaldırıldı (2008). Daha önce de 1999-2004 yılları
arasında çalıştığı TV8 tarafından Attila İlhan, Erol
Manisalı ile birlikte işine son verilmişti. Şu an Kanal99 'da
“Banu Avar'la Dünya Düzeni” programını yapıyor.
Ruhat
MENGİ – Gazeteci, program yapımcısı, yazar: STAR
TV – Ruhat Mengi ile Her Açıdan. Yayında olduğu
pazar günleri, kanalının en yüksek rating'ini alan, günün en
çok izlenen programları arasında yer alan program hiçbir gerekçe
gösterilmeden yayından kaldırıldı (2010). Şu an Vatan
Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapıyor.
Emin
ÇÖLAŞAN – Gazeteci, yazar: HÜRRİYET GAZETESİ
– Köşe Yazarlığı. 22 yıl boyunca Hürriyet
Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapan Çölaşan, patronu Aydın
Doğan tarafından Ertuğrul Özkök aracılığıyla yazılarını
yumuşatması istenince, gazetesinden ayrılmak zorunda kaldı
(2007). Bu olay, baskılar sonucu yazarların, gazetecilerin
işlerinden oldukları, mesleklerini bırakmak zorunda kaldıkları
“ileri basın özgürlüğü” dönemine dair kamuoyunun dikkatini
çeken önemli bir olay, kırılma noktası olmuştur. Daha sonra
“Kovulduk Ey Halkın Unutma Bizi” adlı kitabı çıkardı. Şu
an Sözcü Gazetesi'nde yazıyor.
Hulki
CEVİZOĞLU – Gazeteci, program yapımcısı, yazar:
AVRASYA TV – Cevizkabuğu. Yeniçağ Gazetesi
– Köşe Yazarlığı. Ergenekon sanığı olarak tutuklanan
Mustafa Özbek'in, cezaevinde olduğu dönemde, kanalda yaşanan
mecburi değişimler nedeniyle programı sona erenlerden(2010). Daha
önce de ATV'de Cevizkabuğu programını yaptığı dönemde,
programın o haftaki konuğu dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş olacağı için, kanalın o dönemki patronu Dinç Bilgin'in
“Rauf Denktaş'ı programına çıkarma” telkinlerine boyun
eğmeyerek kanaldan ayrılmıştı. Ergenekon soruşturması
kapsamında 29.Nisan.2011 tarihinde ifadesi alındı, seçimlerden
sonra 15.Haziran.2011 tarihinde kurulduğu günden bu yana köşe
yazarlığı yaptığı Yeniçağ Gazetesi'ne, köşe yazarlığına
ve program yapımcılığına “Elveda” başlıklı
yazısıyla veda etti!
Oktay
EKŞİ – Gazeteci, yazar: HÜRRİYET
GAZETESİ – Baş Yazarlık. Karadeniz Bölgesi'nde
yapılan hidroelektrik santrallerini eleştirmek adına AKP'ye karşı,
başlığı çok tepki çeken “Analarını bile satan zihniyet”
adlı yazısı nedeniyle, bundan dolayı özür içerikli bir yazı
yayınlamış olmasına karşın, 44 yıl mensubu olduğu ve 36 sene
başyazarlık yaptığı Hürriyet Gazetesi'nden ayrılmak zorunda
kaldı (2010). Şu an CHP İstanbul milletvekili.
Nihat
GENÇ – Yazar, program yapımcısı: AVRASYA TV –
Veryansın. Kendine has diliyle yaptığı programlar çok
ilgi çekti. SKY TÜRK'te Serdar Akinan ile yaptığı “Ne Var Ne
Yok” programına, kanala yapılan baskılar nedeniyle son vermek
zorunda kaldı. Ardından Avrasya TV'de “Veryansın” adlı
programına başladı. Bir kaç kere ara verilen ve sonra yeniden
başlayan program 2011 yılında tamamen bitti. “Güneş
Pensilvanya'dan Doğdu Doğacak” yan başlığını taşıyan
“Gücüm Buraya Kadar Bağışlayın” yazısı ile de
yazarlığa veda ettiğini açıkladı (2010). Şu an, ara ara odatv
internet sitesine yazılar yazıyor.
Vural
SAVAŞ – eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı: SÖZCÜ
GAZETESİ – Köşe Yazarlığı. “Yazarak hiçbir
şeyin düzelmediğini anladım.” ve “Ben de bu satırları
bitirdiğim an kalemimi kıracağım, iç düşmanlarımızın ve
onları destekleyen emperyalist güçlerin 'Allah belasını versin'”
diyerek köşe yazarlığını kendi isteğiyle bıraktı (2011).
Sami
SELÇUK – eski Yargıtay Başkanı: STAR GAZETESİ
– Köşe Yazarlığı. Star Gazetesi üst yönetiminden,
görüş farklılıkları nedeniyle baskı görmesi sonucu gazeteden
ayrılarak yazarlığı bırakmak zorunda kaldı (2010).
Necati
DOĞRU – Gazeteci, yazar: VATAN GAZETESİ –
Köşe Yazarlığı: “İstanbul'da kaç Aytaç Durak
Bulunuyor” başlıklı köşe yazısı gazetesinde
yayınlanmayınca Vatan Gazetesi'nden ayrıldı (2010). Şu an Sözcü
Gazetesi'nde yazıyor.
Nedim
ŞENER – Gazeteci, yazar: MİLLİYET GAZETESİ –
Köşe Yazarlığı: Hükümete yakın isimlerden
Demirören-Karacan ortaklığının Milliyet Gazetesi'ni satın
almasının ardından 1994 yılından beri çalıştığı ve köşe
yazarlığı yaptığı gazeteden ayrılmak zorunda kaldı. Şu an
Silivri cezaevinde tutuklu bulunuyor.
Haluk
ŞAHİN – Gazeteci, program yapımcısı: TV8 –
Doğrusunu Söylemek Gerekirse. Tam 10 yıl boyunca TV8 Ana
Haber bülteninde Doğrusunu Söylemek Gerekirse adlı köşesiyle
günün yorumunu yapan usta gazeteci, “Güncelin istibdadından
kaçıyorum yoksa medyadan ayrılmıyorum” sözleriyle
programına son verdi (2011).
Ferai
TINÇ – Gazeteci: HÜRRİYET GAZETESİ – Köşe
Yazarı. Hürriyet Gazetesi'nin 28 yıllık yazarı, “Hevesim
kaçtı. Bir yıldan beri üzerinde düşündüğüm, hazırlık
yaptığım ve olgunlaştırdığım bir karar.” açıklamasıyla
geçtiğimiz günlerde gazeteden ayrıldı (2011).
Sabahattin
ÖNKİBAR – Gazeteci, program yapımcısı: YENİÇAĞ
GAZETESİ – Köşe Yazarı. Yaşanan son örnektir. “Hz.
Muhammetsiz İslam Olur mu?” başlığı ile Gülen cemaatini
eleştiren makalesinin, Yeniçağ'ın bazı bölge baskılarında yer
almadığı açığa çıktı ve bunun üstüne Sabahattin Önkibar,
Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilciliği görevinden ve gazete
yazarlığından ayrıldı (2011).
NTV
ÇALIŞANLARI: NTV kanalında yaşananları Can Dündar'ın
ağzından okuyalım “Sonunda programlarımız (sırasıyla
Çiğdem'in, Mirgün'ün, Nuray'ın, Banu'nun, Ruşen'in, benim)
peşpeşe yayından kalkınca, Mirgün'ün kehanetinin gerçekleştiği
ve en azından bizler için, 'her şeyin sonuna gelindiği'
anlaşıldı... Aslında uzunca bir süredir medyada geniş
bir tasfiye yaşanacağı, 'yeni dönem'de bazı gruplara, kanallara,
gazetelere, kadrolara, isimlere yer olmayacağı yazılıyor,
söyleniyordu. Birçok medya organı da bu tasfiyeyi zamana yayarak
yaşamış, yeni döneme sessizce uyum sağlamıştı. Ama NTV öyle
prestijliydi ki, en çok tartışılanı o oldu... Bir yerde olmazsa
başka bir yerde, şimdi değilse ileride, habercilik tıkanırsa
köşelerde, orası da kapanırsa kitapta, senaryoda, filmde, dizide,
nette, derste, bildiğimizi, inandığımızı söylemeyi
sürdüreceğiz.”
Can
Dündar, bu ileri demokrasi ve ileri basın özgürlüğü
dönemindeki “geçiş sürecini” aktarmış ve geleceğe yönelik
de işaretleri vermiş. Tespitler doğru.
Ancak
bu döneme geçişe hepsi (NTV'si, HaberTürk'ü, SkyTürk'ü,
CNNTürk'ü vesairesi) bilerek yada bilmeden aracı oldular. Terör
örgütünün saldırılarını ve faaliyetlerini “insanlık
mücadelesi” olarak lanse edenler hep bu ekranlardan bizlere
seslendiler ve bizlere “aydın” olarak sunuldular.
BDP
mitinglerine katılıp da “orada çok güzel bir hava vardı,
orası çok başkaydı” diyenler yada terör örgütü pkk
yöneticisi Murat Karayılan ile Kandil'de görüşüp taleplerini
halka pompalayanlar, hep onların yakın arkadaşlarıydı, ekran
onlarındı, manşetler onlarındı.
Kimi
zaman TSK'ya, kimi zaman da polise düşmanlık yapanlar ve kurumları
kamuoyu önünde değersizleştirmek isteyenler onların
programlarındaydı. Bir sakin mizaçlı vatansever isme karşı iki
agresif Sistem yanlısını tartıştıranlar, Atatürkçü
vatansever isimlere ekranlarını kapatanlar, onlardı. “Maymun'un
aslan yavrusuna biberonla süt içirmesi” haberini verirlerken,
yolsuzlukla ilgili haberleri unutturanlar, onlardı. En çok tıklanan
video görüntülerini yada Mobese kaza görüntülerini verirken,
İran'ın Irak'a girip PJEK'ı vurup Kandil'e harekat düzenlediğinin
haberini vermeyenler, Türkiye'nin ABD'ye rağmen K.Irak'taki PKK
kamplarına operasyon düzenleyemeyeceğini iddia edenler,
özgüvenimizi yitirtenler, onlardı.
İleri
demokraside, tasfiye, bu boyuttadır. Önce onlar tasfiye ettiler,
dönüşüm sağlanırken de kendileri tasfiye oldular, oluyorlar.
*
* *
Kanaltürk'ün
el değiştirmesi sonucu bitirilen pek çok programa, diğer
kanallarda bitirilen programlara ve yapımcılarına yer veremedim.
Hürriyet
Gazetesi'nde, Milliyet, Akşam, Sabah, Cumhuriyet, Vatan, Star,
Yeniçağ ve diğer gazetelerde iktidar baskısı sonucu makaleleri
gazete yönetimi tarafından kırpılan, yazıları yayınlanmayan ve
bunun üstüne istifa eden pek çok yazara bu makalemde yer veremedim
(İktidar baskısının somut örneği = Başbakan Erdoğan'ın
Şubat.2010'daki açıklaması, “'Ne yapayım, köşe yazarı,
hakim olamıyorum' diyemezsin. Maaşlarını sen veriyorsun. Yarın
feryat etmeye hakkın yok!”).
“Sert
dilli”, “sivri dilli”, “İktidarı çok fazla
yazıyor” diye nitelenen ve “Fethullah Gülen'i yazmasan”,
“Hükümet yolsuzluklarına değinmesen” telkinlerinde
bulunulan ve sonunda gazete yönetimiyle sorunlar yaşayarak işlerine
son verilen yada gazeteden ayrılan pek çok gazeteci yazara, bu
makalemde yer veremedim.
Tutuklu
bulunan gazeteci ve yazarlardan söz edemedim, Ergün Poyraz'dan ve
diğerlerinden.. Keşke hızla yargılansalar ve yargı sonuçlarını
görebilsek, gerçekten suçlular mı yoksa suçsuzlar mı. Yargı
sonuçlarına göre biz de, bize kimin oyun oynadığını
bilebilsek!
Diğer
pek çok isme makalemde yer veremememin nedeni umursamazlıktan yada
unuttuğumdan değil yazıyı uzatmamak içindir. Herkesin malumu,
yazılar uzadıkça daha az okunuyor.
Gördüğünüz
gibi, ileri demokrasi döneminde olduğumuz için, bu “aşağı
atılmış” isimlerin hepsi aynı fikri yapıya sahip, aynı siyasi
görüşlere sahip isimler de değil. Her görüşten insan, ileri
demokrasinin gereği olarak adeta “mozaik” gibi, her düşünceden
insan var. Karşı olan herkes, sesi çıkan, gerçekleri gösteren
herkes. Doğrusuyla yanlışıyla, günahıyla sevabıyla, 1 gr. bile
olsa Sistem/Küresel Krallığa yada iktidara zararı dokunan
herkes..!
TEVFiK
BiR / 09.08.2011