Demokrasi İsteyenlere Demokrasi Dersi
Bugunlerde birileri, “demokrasi” kavramini “cumhuriyet” kavramina cephe yapmaya ve bu kavrami kendi siyasi goruslerine ozgulemeye calismaktadir. Ne demek istedigimi anlamissinizdir. “Cumhuriyet tehlikede” sloganına karsi “demokrasi isteklileri” olarak harekete gecen ve sinsi planlarini, ayni ABD gibi, demokrasi kilifiyla ortmeye calisan AKP ve yandaslarindan bahsediyorum.
Demokrasi kavrami terim olarak ilkin eski Yunan’da olusmus, icerik olarak da gunumuze kadar guncellenerek ve geliserek gelmistir. Gunumuzde demokrasi kavrami bile tek basina fazlaca bir anlam ifade etmemektedir. Mutluka demokrasinin turunun/niteliginin de belirtilmesi gerekir. Iste bu da konunun nirengi noktasini olusturmaktadir.
AKP ve yandaslarinin istedigi demokrasi bicimini “cogunlukcu demokrasi” olarak okuyabiliriz. Bir de bizlerin istedigi ve literatude de cogunlukcu demokrasiye karsi olmasi gereken olarak tanimlanan ve cagdas ulkelerin benimsedigi “cogulcu demokrasi” vardir. Peki, bu iki demokrasi turunun birbirlerinden farki nedir?
Cogunlukcu demokrasiden kasit, adi ustunde, cogunlugun dediginin butune uygulanmasi halidir. Bir konuda eger toplumun %51 evet diyor ve kalan %49’da hayır diyor ya da cekimser kaliyor ise %51, cogunlukcu demokrasi anlayisina gore dogrudur ve onun dedigi olmalidir. Anlasilacagi gibi kalanin bir degeri yoktur.
Halbuki cogulcu demokraside anlayis; birakin %51-%49 oy oranini, evet diyen %80 hayir diyen %20 olsun, %20’nin dedigi de bir deger tasir ve bir oydasma (konsensus) bir ortak payda yaratilma calisilir. Mutlaka herkesin istegi birebir karsilanamayacaktir, bu olanaksiz ve islevsizdir ama maksimum duzeyde toplumsal mutluluk ve birlik saglanmis, bir ortak payda yaratilmis olur.
Cogulcu demokrasiyi gerceklestirmek, “bizi halk secti, biz demokratik yollarla buraya geldik meclisin yuzde 50’si, 60’i bizde; biz ne dersek o olur” soylemleriyle ya da mantalitesiyle olmaz. Bu yolla olsa olsa cogunlukcu demokrasi hatta buradan da devamla fasizm ya da aristokratik oligarsi olur.
Demokrasi tek basina “secimle is basina gelen meclis” demek degildir. Evet bu gercekten de onemlidir ama tek basina yeterli degildir. Buna ornek olarak da demokrasi soylemleriyle demokrasinini tum araclarini kullanarak iktidar gelen Nasyonel Sosoyalist yani Nazi iktidarini, İtalyan fasizmini, Yunanistan’daki fasist diktatorlugu gosterebiliriz. Halk kendisini belirli bir donem yonetecek meclisi secimle isbasina getirir. Mesela bizde D’Hont yontemiyle secimler yapilmakta. Bu demokrasini birinci adimidir. Ikinci adim olarak da, secimle isbasina gelen iktidarin katilimci demokrasinin olusacagi ortami ve guveni saglamasidir. Sivil Toplum Orgutleri’ne, sendikalara, halk hareketlerine, meslek odalarina ve hatta muhalefete “gostermelik degil gercek, samimi” yaklasmali, goruslerini dinlemeli ve oydasma yaratmaya calismali, toplanan milyonlari “bu milyon da ne kadar kolay oluyormus” demek yerine daha saygin karsilamalidir. Iktidarin yapacagi her asagilama ve kucumseme tavirlari ve baski kurma calismalari, onun ne denli cogunlukcu demokrasiden yana oldugunun bir ifadesidir. Yani ne kadar “geri” oldugunun ifadesidir.
TEVFiK BiR / 17.Nisan.2007