15 Mayıs 2007 Salı

Derin Anayasa Değişiklikleri



Derin Anayasa Değişiklikleri


Televizyonlarda ve gazetelerde haberlerinde “yari gercekci - yari nitelikli” olarak bu son anayasa degisikligi anlatiliyor ama tabi haklin anlayabilecegi duzeyde isin hukukuna inmeden, basitce ve ABD’nin istegi bir tarzda bazi seylerinde ustu ortulerek.

Nedir bu anayasa degisikligi ve 5660 sayili yasa kapsaminda olanlar?

Mesela bundan sonra tum secimlerde meclis toplanti yeter sayisi 184 olarak tespit ediliyor. Cumhurbaskanligi secimi 367 toplanti yeter sayisi istenmesinin amaci neydi ve bu neden degistirildi? Zahmet edilip birazcik anasaya maddelerinin gerekcelerine bakilsa ve o doneme, gelismelere bir bakilsa bunun nedeni anlasilabilir. Nedeni cumhurbaskani adi ustunde tum milleti temsil eden ulkenin en onemli makamidir. Turk bayragi bile torenlerde onunde egilir. Bugune kadar 50’den fazla basbakan gecti ama ayni donemde sadece 10 cumhurbaskani gecti. Bu da bu makamin daha kalici daha oturakli ve daha “agir” bir yer oldugunu gosterir. Boyle agir bir koltuga secilecek adamin da mesruiyetini en yuksek derecede saglamlastimak ve kabulu yuksek bir sayiyla sectirmek icin (yine mesruiyet acisindan ve sayginlik acisindan) toplanti yeter sayisi ve karar yeter sayisi min.367 olarak belirlenmistir. Ama ’80 oncesi yasananlarda goz onunde bulundrularak, bu secimlerinde bir krize donusup toplumu kaosa suruklememesi icin 4 adet tur hakki vermistir. Madde 102’de bunlar acik acik belirtiliyor.

Kriz – 1: Meclisin cumhurbaskanini oyle ya da boyle secememis olmasi, “cumhurbaskani bile secemeyecek duzeyde olan bir temsil merkezinin, meclisin secime gitmesi zorunlulugunu (anayasal olarak) ve artik milletin kaderini tayin edememesi gerekliligini (etik olarak) getirir. Ama meclis bu halde olmasina ragmen yasa ve anayasa degisikliklerini yangindan mal kacirircasina gece yarisi toplantilariyla vs. gerceklesitirmektedir. Halbuki meclisin etik olarak, İngiltere ve Fransa ornekleri baz alinabilecegi gibi, bundan sonraki secim gerceklesene ve yeni hukumet kurulana kadar hicbir yasama faaliyeti gerceklestirmemesi gerekir.

Kriz – 2: Anayasa madde 77’ye gore “TBMM secimleri bes yilda bir yapilir. Meclis, bu sure dolmadan secimin yenilenmesine karar verebilecegi gibi, Anayasada belirtilen sartlar altinda Cumhurbaskaninca verilecek karara gore d esecimler yenilenir.Suresi biten milletvekili yeniden secilebilir. Yenilenmesine karar verilen meclisin yetkileri, yeni meclisin secilmesine kadar surer.”

Madde 77’nin bu son fikrasi “meclisin surekliligi” ilkesine gore okunabilir. Ancak meclisin surekliliginin saglanmasi icin, sure dolmadan yenilenecek secimler icin iki kosuldan bahsedilmis. Birisi meclisin erken secim karari almasi, digeri de cumhurbaskaninin yenilemesi. Peki anayasa madde 102’de yer alan cumhurbaskanligi secimiyle ilgili “… ile Cumhurbaskani secilemedigi takdirde derhal TBMM secimleri yenilenir.” bu durum/kosul yani madde 77’de sayilmayan bu durum, bu “anayasal zorunluluk” atlanmis midir, unutulmus mudur? Anayasa yazici ya da 82 anayasasinin yapicilari bu 3. şıkkı unutmus olabilirler mi? Hayır. O zaman bu demektir ki, madde 77’de sayilmayan bu hukum dogrultusunda madde77’nin son fikrasi da gecersizdir. Yani, ne meclis karari ne de cumhurbaskani karari olmadan “anayasal zorunluluk nedeniyle gidilecek erken secim icin “yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Maclisin secilmesine kadar surer” denilemez. Yani su an Turk Anayasa Duzeni’nde kavram olarak “meclisin feshi” yer almayan, benzeri bir durum var. Su anki TBMM’de milletvekili olarak gezinen kisilerden hicbirinin esasinda anayasal olarak milletvekili olmadiklarini ve hatta dokunulmazliklar da dahil hicbir milletvekili imtiyaz ve haklarinin kalmadigini soyleyebilirim/z.

Bu dusuncem, anayasayi okuma bicimim biraz iddiali ama anayasa bence bu sekilde okunmalidir. Bence ulkede tartisilmasi gereken bir durumdur.

Kriz – 3: Hukukta her sozcuk; ayrintili bicimde dusunulerek, gerceklesmesi istenen ve dusunulen anlami en iyi ifade edebilecek sekilde ozenle secilir. En kisa surede, hemen, derhal; bunlar uc farkli anlam tasiyan, onem dereceleri de degisen kavramlardir. Anayasamizda yalnizca 102.maddede “derhal” kavrami kullanilmistir. Belli ki bu kelime oraya rastgele konulmamistir. Isin acelesi, onemi vurgulanmaktadir. “Derhal kacin oradan” diye bir polis bagirsa siz oradan eliniz cebinizde islik calarak mi kacarsiniz yoksa bir anda tum gucunuzle kosmaya mi baslarsaniz? Tabi ki kosarsiniz, eger cok saf ya da “kurnaz” degilseniz. Anayasa madde 102’de Cumhurbaskaninin secilememesi halinde “derhal” secimlerin yenilenecegi belirtiliyor. Acaba neden derhal denildi?

’80 oncesi meclisin cumhurbaskakini secememesi buna bir nedendir. Yani, cumhurbaskanini bile secmekten aciz bir hukumet ve meclis goruntusu cizilmektedir. Bu isi bile yapamayan bir beceriksizlik ya da derin ayriliklar varsa derhal, vakit kaybetmeden secim yapilmali halkin taze goruslerini yansitan yeni meclis geregini yapmalidir. Ulke krize girmemelidir. Ve de cumhurbaskanini secememis bir meclis artik, degismesi gereken, halki temsil etmemesi gereken bir duruma dusmustur. Bu meclis yine toplumun gelecegini ilgilendiren konularda da kararlar almamali, alamamali, yani yasa ve anayasa cikarma, degistirme gibi yasama faaliyetleri yapmamali, meclise bunu yapacak sure verilmemeli, mantigi vardir. Derhal’dir, bu nedenle. Mesela bu sure Ingiltere’de 30 gundur. Kralice meclisi fesh eder, yeni secim icin de 30gunluk sure baslamis olur. Bizde sure belirtilmemis (ki yeni gelecek meclisin anayasa degisikligi yaparak buna makul yani 30 ya da 45 gunluk bir sure koymalidir) bunun yerine bunun acelesini belirten bir kavram “derhal” konulmustur.

Ancak bizim mecliste “derhal” yerine bu kavram meclis tarafindan isine geldigi bicimde “en kisa surede” olarak algilanmis ve 90gun konulmustur. Yanlistir. Cunku bu “derhal erken secim” ne cumhurbaskani ne de meclis kararidir. Anayasal bir zorunluluktur. Bu secim takvimi hilelidir bu acidan.

Kriz – 4: Meclisin herhangi bir yasama gorevi ustlenmemesi gerektigini ve ayrica anayasal zorunluluk nedeniyle “derhal bir secime” gidilmesi mecburiyeti oldugundan bahsettim. Derhal erken secim olmasi gerektigine ve bnu karari cumhurbaskani ya da meclis almadigina, anaysal zorunluluk olduguna gore bu sureci baslatmasi gereken Yuksek Secim Kurulu’dur. Ama YSK “bir basvuru olursa degerlendiririz” gibi hatali bir aciklama yapmistir. Hepsi yuksek hakimlerden olusan bu seckin toplulugun hata yapmasi cok uzucudur, elem vericidir. Bu soz uzerine de bir parti hemen basvuru yapmistir, ki AKP’nin siyasi manevrasi da burada yine boy gostermektedir. AKP, sanki bir anayasal zorunluluk nedeniyle secimlere gidilmiyormus ya da gidilmeyecekmis gibi, acele bir sekilde “erken secim” karari aldi. Amaci da, “bakin bize cumhurbaskani sectirmiyorlar, oyle mi, hodri meydan sandiklarda gorusuruz” populer havasini halka yansitmaktir. Bu yaklasim hatalidir, etik degildir. Ve AKP boyle bir karar almasi icin sanki YSK bir ortam olusturmustur. Bu da uzucu ve elem vericidir.

Kriz – 5: AKP’nin iddia ettigi bir durum var “meclisin cumhurbaskani secmesi cok zor oluyor, en iyisi halk secsin”. Neden zor oluyormus anlayamadim. Mesela Ahmet Necdet Sezer icin, her partinin mecliste yer aldigi ve uclu koalisyonun ikltidar oldugu bir donemde mecliste toplanti sayisi 530 idi. Ve ucuncu turda cumhurbaskani secildi. Peki, bu sefer neden meclis 367 ile toplanamadi. Bunun nedenini de AKP anti-demokratik hareketlerinde aranmali. Eger ki Abdullah Gul, Vecdi Gonul ya da bir baskasi cikipta bir ay once ya da daha once cumhurbaskani adayi oldugunu soyleseydi, bugun ve ozellikle de Vecdi Gonul, Anavatan’in ve Dogruyol’un verecegi oylarla ve 367 toplanti sayisi gecilerek secilecekti, kuvvetle muhtemel.

Ama adayin son dakikaya kadar aciklanmamasi ve hatta Abdullah Gul’un kendisinin aday oldugunu aciklamasi yerine cikipta Basbakan’in sanki bir atama yapar gibi, cumhurbaskanligi tarafsizligina halel getirecegi asikar bir bicimde “Abdullah Gul kardesimdir” aciklamasi, secimlerin kilitlenmesine nedendir. Demek ki hic mecliste sorun aramaya gerek yok. Meclis gayet guzel cumhurbaskanini secer/secebilir ama yeter ki her sey usulune uygun, demokrasiye uygun olsun. Gercekten de burada AKP sadece sozde demokrasi havariligi yaptigi, ozde anti-demoktarik uygulamalarin devam ettigini gorebiliyoruz. Krizin cikmasina neden olupta sonra buna cozummus, demokrasiymis gibi BOP’un esbaskani gibi “cumhurbaskaninin haklin secmesi” gerekliligi savunulmasin. Bunlar hep derin planlar.

Kriz – 6: Ola ki AKP’den bir isim (Erdogan, Gul ya da Arinc) cumhurbaskanligi koltuguna otursaydi neler olacakti. Bunu yaklasik bir ay once NTV’deki bir programda hukumetin okyanus otesi kadar derin danismani Korkut Ozal acikladi. Oncelikle; ismi hazirlanis asamasinda surekli tartisma konusu yaratan (ilk ismi Kamu Yonetimi Reform Temel Yasası idi, “Temel yasa” Anayasa demek oldugu icin kiyamet gibi tartismalar olmustu) Kamu Yonetimi Reform Yasa Tasarisi meclisten gececek, cumhurbaskani da ivedilikle onaylayacakti. Nedir bunun tehlikesi? BOP’un esbaskani oldugunu soyleyen (04.03.2006’da Istanbul’da AKP’nin bir ilce kongresinde yaptigi konusmada “Turkiye’nin ortadogu’da bir gorevi var. Nedir o gorev, biz Genisletilmis Ortadogu ve Kuzey Afrika Projesi’nin (BOP) esbaskanlarindan bir tanesiyiz. Bu gorevi yapiyoruz biz) ve Diyarbakir’i bu projenin baskenti yapacagini soyleyen (15.02.2004 Kanal D Teketek programi “ABD’nin Buyuk Ortadogu Projesi (BOP) icinde, Diyarbakir, bir yildiz bir merkez olacak) kisinin emeline hizmet edecek ulkeyi bu yonde parcalayacak, federallestirecek bir yapinin hukuki ve siyasal alt yapisini olustururacak yasa tasarisidir. Zabitaya silah tasima ve genel asayis hizmeti (kolluk gucu) yetkisi verilmekte, adeta belediye baskaninin etrafinda ona hizmet edecek ve belediyeyi ozerklestirecek ordular yaratmaktadir. Turkiye belirli bolgelere ayrilacak ve her bolgenin vergi geliri o bolge belediyelerine devredilecek. Boylelikle valilikler ve il ozel idareleri yonetimden el etek cektirilmekte, belediyeler ise federallesmektedir. Turkiye “Tehlikenin Farkinda” olarak cok buyuk bir projenin (BOP/GOP) cok buyuk bir adiminin onune gecmistir.

Kriz – 7: Anayasa Mahkemesi’nin verdigi “367 toplanti yeter sayisi gereklidir” aciklamasina Basbakan Erdogan’in yaptigi “demokrasiye sıkılmis kursun” ifadesi cirkin otesidir, Erdogan bu ulkenin yapisina ve hukukuna alenen hakaret etmistir. Cunku bu konuda yasalara uygunlugu saptama ve son sozu soyleme merci Anayasa Mahkemesidir. Durumu anayasa acisindan incelemis ve konuyu netlestirmisitir, mahkemenin verdigi karar esasinde bir tespittir. Ancak Tayyip Erdogan, bu durumun kendi aleyhine bir sonuc yaratmasi dolayisiyle dava sonucunu kisillestirmisi, kisisel algilamis ve AYM’ye hakaret edebilecek curreti kendisinde bulmustur. Boyle bir aciklama Avrupa’da yapilsa emin olun halk sokaklara dokulur hadi onu da gectik tum devlet erkani ve gazeteciler, gazeteler, basin yayin hukumete baski kurar, ve Basbakan ozur dileyerek en fazla iki uc gun sonra istifa ederdi. Basbakan Erdogan ise hergun bu sozune yenilerini eklemektdir. Yeni hukumetle birlikte anayasa degisiklikleri saglanarak AYM’nin yeri saglamlastirilmali ve bu birileri tarafindan ozumsenmelidir.

Kriz – 8: Sekizinci kriz ise, bilgi kirliligine maruz kalmis ve isbirlikci medya propagandasi nedeniyle yapilan yanlistir. Ne yazik ki hukuken mumkunati olan, acigi olan bir sey sanki “yeni cikmis” ve “her seye cozummus” gibi halka yutturlmaya calsilmaktadir. Mevzu bahis konu “oylarin tasinabilirligi”. Daha ilk duydugum anda tuylerim diken diken oldu. Evet oyunuzu (sanki ananizi alir gibi) yaniniza alip gidebilirisiniz ama bu hicbir ise yaramaz. Duzeltiyorum yarar, ancak AKP’ye yarar. Oyunu yanina alip da AKP’den kurtulacagini zanneden yuzbinlerce insan yazliklarina gidecek ancak, Fatih, Umraniye gibi tatile gidemeyen ya da gitmeyen kesimler burada oy kullanacak. Ustelik AKP’nin Istanbul’a oy tasiyacagi bilgileri de gelmekte. Neden mi? Cunku Mugla’nin cikarabilecegi milletvekili adedi 3-5 adettir. Insanlar Marmaris’e Bodrum’a gidipte oy kullaninca da cikaracagi milletvekili 3-5, gitmese de cikaracagi milletvekili 3-5. Yani bu yazliklara akin eden milyonlarin verecegi oylar cope gitmis olacak. Ama Istanbul’da kalan kesimin cikaracagi milletvekili sayisi 70. Istanbul’da ne kadar az insan kalirsa onlarin verecegi oylar da o kadar etkili olacaktir. Normal de 50.000 kisi 1mv. cikarabilecekken bu sayi “Temmuz” secimleri nedeniyle 10.000 kisi 1mv. gibi donusebilir. AKP’nin, anayasa madde102 nedeniyle zorunlu secimi yapmayip (mesela Haziran’da), Temmuz erken secimi kararini almasinin arkasinda da bu yatmaktadir.

Onemli Not ve Cikarsama: Konulari ve Turkiye’nin siyasi-hukuki fotografini kisaca ozetlemeye calistim. Turkiye cok tehlikeli ama gercekten tehlikeli bir donemecten sarampole yuvarlanmadan gecti. Simdi onumuzde bir secimlere kadar olan donemec bir de secim sonrasi donemec var. Amac ikisinden de sarampole yuvarlanmamak. Umarım AKP basa gelmez. Ama unutulmamasi gereken, adi AKP olmayipta AKP’lesebilecek, ABD’den BOP/GOP cercevesinde yonetilecek partiler de suan populerlesmeve secilmek icin sempatik gorunme asamasinda. AKP’nin basimiza gelmesine, secilmesine neden olan en buyuk arac, gecen secimlerde medya oldu. Ben “Isbirlikci medya”, “AB’ci ve ABD’ci medya” diyeyim, siz anlayin. Bu yayinlari takip edin (etmeyin diyemem) ama kimleri one surmeye calistigina dikkat edin ve sakin kanmayin. Satilmis medya kimi isaret ediyorsa bilin ki o zararlidir. Cunku bu medya yalnizca Okyanus otesinden gelen yani ABD’den gelen emirleri yerine getirir, para ve kisisel iktidari icin.

Ataturk’un nutkunu okuyalim, okutalim ki gozumuz acik, gonlumuz acik, yarinlarimiz aydinlik olsun.


TEVFiK BiR / 15.Mayıs.2007


Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.