1 Şubat 2010 Pazartesi

Aden, Kızıldeniz ve ABD


Aden, Kızıldeniz ve ABD



Başta Çin olmak üzere ABD dışı unsurların Afrika kıtasında ham madde kaynağını kullanmak adına olağanüstü yatırımlar yapma ve bölgeyi kontrol altına alma girişim ve çabalarının sonucu olarak; ayrıca, iki küresel süper ticari güç olan Çin ve Hindistan'ın bir numaralı ticaret yollarının, yani ticari gemilerin Akdeniz'e ve Avrupa'ya girişini sağlayan Kızıldeniz – Aden Körfezi'nin bu bölgede yer alması dolayısıyla; ABD'nin 2007 yılında oluşturduğu ve 2008 yılında uygulamaya koyduğu strateji ile birlikte, Afrika kıtasındaki tüm ABD askeri gücünün bir komutanlık altında toplandığı, büyük operasyonlar için gücün tek elde toplandığı görülmektedir.

ABD, kıtada askeri ve istihbari gücünü daha yaygın ve etkin kılmak, operasyonel gücünü geliştirmek ve buna meşru temel oluşturmak amacıyla bağlantılı pek çok plana peşi sıra “start” vermiştir.

Bu proje kapsamında ilk etapta Doğu Afrika'nın (Hint Okyanusu, Aden Körfezi, Kızıldeniz) birincil öneme oturtulduğu görülmektedir. ABD ilk önce bölgedeki donanma varlığını güçlendirmiştir. Civar ülkelerdeki iç karışıklıklar ve ülkelerarası çatışmalar canlandırılmıştır.

* * *

Dünyanın en önemli 3 ticari yolundan biri olan bu hattın, senede trilyonlarca dolarlık mal taşınan bu hattın, özellikle de Aden Körfezi – Kızıldeniz Girişi'nin ticari güvenliğinin yarı çıplak, zayıf, eli silahlı Somalili adamlarca baltalandığı görülmekte ve dünya kamuoyunda hayretle izlenmektedir.

Bu korsanlar neredeyse her ülkeden en az bir iki gemi kaçırmış ve mağdur gemilerin sahibi ülkelerin ve toplumlarının tepkilerini çekmiştir. Bu korsanlar tepki çekmelerine rağmen ve neredeyse tüm ülkeler bundan mağdur olmasına karşın, hiç kimse bu adamlara kimlerin silah sattığını sorgulamamıştır. Bu kaos düzeninin oluşmasından yarar sağlayan ve bu yarı çıplak adamlara satılan silahlardan büyük karlar eden güçler, projelerini istedikleri gibi yönetmektedir.

Yine bu süreçle birlikte Somali'de yaşayan müslümanların El Kaide kavramıyla birlikte anılması manidardır. “Dünya ticaretini ve silahsız sivil gemileri baltalayan El Kaideci Somali”..!

Somali ile ilgili birkaç ilginç bilgiyi burada vermek gerekir. Somali'nin resmi adı Somali Demokratik Cumhuriyeti'dir. İngiliz ve Fransızların, şimdi de ABD'nin sömürdüğü, insanlıktan çıkardığı, kırıp geçirdiği ülkenin rejimi “demokratik cumhuriyet”.

İkinci ilginç daha doğrusu trajikomik unsur Somali'nin para birimi Somali Şilini'nin kodu, kısa adı SOS'dir. Sanki ülkenin durumunu izah etmektedir.

Üçüncü ilginçlik, dünyanın en yoksul ülkelerinden Somali'de yoksulluğun nedeni kaos ortamı nedeniyle her gün çıkan iç çatışmalarda onlarca kişi ölmektedir. Ve dünyanın en yoksul ülkelerinden Somali'de silaha harcanan günlük para yaklaşık 30 milyon dolardır.

* * *

Somali, Kızıldeniz girişinin batı kıyılarıdır, Yemen ise doğu kıyılarıdır. Bir süredir o ülke de kaynamakta, eski yaralar farklı yöntemlerle kaşınmaktadır.

Kuzey'deki Şii mezhebine ait Husiler (12 imama inanmayan ancak Şiiliğin bir türü olduğu iddia edilen mezhebe ait olan halk) -İran belki bilerek belki de farkında olmadan kullanılarak- ayrılıkçı unsur olarak kışkırtılmakta, Sünni halka karşı kışkırtılmakta, toplum hem bu farklılıktan dolayı Şii – Sünni çatışmalarına sürüklenmekte hem de petrol kaynaklı anlaşmazlıklar ile birbirine bilenmektedir.

ABD, Suudi Arabistan aracılığıyla ve tabi ki Sünnileri destekliyor izlenimiyle, bir güç olarak Yemen'e girmiştir. Suudi Arabistan her gün Yemen'de düzeni sağlama, aşırı güçleri ve ayrılıkçıları temizleme bahanesiyle kendi ordu ve askerleriyle onlarca müslümanı öldürmektedir. Her geçen gün ülkede ayırıcı bir duvar oluşturma adına daha sağlam adımlar atılmaktadır.

Suudi desteğindeki Sünniler ile İran desteğindeki Şiiler arasında çatışmalar çıkmakta, din kardeşleri birbirine kırdırılmaktadır. Bu çatışmalar, İran ile Suudi Arabistan'ın Yemen'de nüfuz sahibi olma arzusundan kaynaklanıyor gibi görünse ve bu çerçevede yürüyor izlenimi oluşsa da, bundan kârlı çıkan yine ABD olacaktır.

Kızıldeniz su yolunun denetimi açısından birincil önemli ülke Yemen'dir. Amerika çıkarları doğrultusunda, ciddi bir tepki ile de karşılaşmadan operasyonlarını ve planlarını yürütmektedir.

* * *

Kızıldeniz girişinin bir diğer önemli ülkesi Eritre'dir. Suudi Arabistan ve Yemen'in tam karşısında yer almaktadır. Yarıdan çoğu müslümanlardan oluşan bir devlettir. Başlarda Etiyopya'nın içinde, daha sonra onun bir şehri ve en sonunda da bağımsızlığını ilan etmiş bir devlettir.

Eritre ile komşusu Etiyopya (Habeşistan) arasında bu tarihsel nedenle ciddi anlaşmazlıklar mevcuttur. Bunun haricinde iki ülke arasında sınır sorunu ve sorunlu bölgeler de mevcuttur. Bu bölgeler çatışma ve savaşlara zemin oluşturmaktadır.

Ayrıca ilginçtir(!) Eritre içinde ayrılıkçı birçok örgüt, sürekli olarak hükümet güçlerine ve taraftarlarına saldırılar düzenlemektedir. Bu ayrılıkçı örgütleri Sistem'den (emperyalist çok uluslu güçten) ayrı düşünmemek gerekir.

Batılı güçler bölgede yeni unsurlarla konuşlanmak istediklerinde yada kendileri açısından ayarın kaçmaya başladığını hissettiklerinde yada silah satış gereksinimi duyduklarında bu bölgeyi ufakça kaşımaktadır. Gerisi zaten kabile ve savaş kültürü altında olan bu bölgede çorap söküğü gibi gelmektedir.

Etiyopya bir gemi ise bu geminin kaptanı ABD'dir. Etiyopya'ya uluslararası mecrada “ABD'nin Afrika'daki Guantanamosu” dahi denilmektedir.

Eritre ile Etiyopya 1998-2000 yılları arasında savaşmış ve toplamda 70.000 kişi ölmüştür. ABD, bölgeye ve büyük olasılıkla Eritre'ye konuşlanmak ve bölgeyi istisnasız denetimine almak için, bu iki ülkeyi birbirine kırdırmaya çalışacak ve taktiklerini bu doğrultuda yürütecektir. Böyle bir durumda istediği adamları iktidar yapabilecek yada barış gücü olarak bölgeye konuşlanabilecektir. Bunu da daha çok Etiyopya'yı Eritre'nin üstüne salarak yapmaktadır.

Resmi daha net okumak adına bazı gelişmelere bakmakta yarar var. Eritre'de 23.Aralık.2009 günü ayrılıkçı örgütler hükümet güçlerine karşı iki saldırı düzenlemiş ve toplamda 25 askeri öldürmüş 38'ini yaralamıştır (ilginçtir ulusal düzeyde yayın yapan kanallarımız bu gelişmeyi vermemişlerdir).

03.Ocak.2010 günü de, Etiyopya güçleri Eritre'ye saldırmış, Eritre bu saldırıya karşılık vermiş ve 10 Etiyopya askerini öldürmüş, ikisini de rehin almıştır (yine Türkiye'de basın-yayın organlarında verilmemiş ve stratejistler tarafından atlanmış bir gelişmedir).

* * *

Son olarak Somali ile Eritre arasındaki işlevi büyük kendi küçük devlet Cibuti'ye bakalım. ABD açısından Kuveyt ne ise Cibuti de odur. Afrika'nin en yoksul üç ülkesinden biridir.


* * *

Türkiye her ne kadar Afrika açılımları yapsa da bölgede hâlâ esamesi okunmayan ülkeler arasında yer almaktadır. Çin ve Hindistan ile Amerikan çıkarlarının çatıştığı bu bölgede yer alan bütün devletler kaynatılmakta, adım adım gerçekleştirilen türlü operasyonlarla Kızıldeniz girişi ABD'nin kontrolüne geçirilmektedir.

Amerika'nin kan üstüne kurulu bu operasyonlarına bırakın Çin ve Hindistan'ı Fransızlar bile ses çıkaramazken (belki de Sistem'in çıkarları doğrultusunda bu durum işlerine gelirken), Türkiye'nin Afrika Açılımı'nın diplomatik ve siyasi kanadının oluşturulması bu coğrafyada şu an için mümkün görünmemektedir.

Bu çok önemli konunun bırakın basın-yayın organlarında tartışılmasını, haber yapılmasını daha Türkiye'nin en büyük stratejik araştırma kuruluşlarının ve enstitülerinin yayınlanmış raporları, uzman görüşleri dahi yoktur. Kıtada ve bölgede yeni bir düzen oluşturulurken, Türkiye konudan ve konunun öneminden haberdar değildir.

Fetullah Gülen cemaati bölge ülkelerindeki okullarında çıkarlarına uygun adam yetiştirirken, biz daha ülkemizde uzman ve analizci yetiştirememekteyiz. Bu eksikliğin acilen giderilmesi gerekmektedir.


TEVFiK BiR / 01.Şubat.2010



Telif Bilgisi

© 2009-2017 tevfikbir.com , tevfikbir.blogspot.com. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

" Tevfik BİR - www.tevfikbir.com " biçiminde kaynak gösterilerek makalelerden alıntı yapılabilir.